Antalya’da her gün yaşadığımız trafik sorunu dün (15.08.2011) Antalya Araştırma Hastanesi ve Defterdarlık arasında biraz farklı yaşandı.
Anadolu halkı, “Kul daralmayınca Hızır yetişmez” der. Ünlü sosyolog Karl Marx bunu daha genişletip ayakları üstüne oturtarak “İnsanlık önüne çözebileceği sorunları koyar” diye söyler. Yani çözümsüz sorun yoktur. Her sorunun bir çözümü vardır.
Antalya’da her gün yaşadığımız trafik sorunu dün (15.08.2011) Antalya Araştırma Hastanesi ve Defterdarlık arasında biraz farklı yaşandı:
Saat on bir sıralarındaydı. Meltem Kavşağı ile Yıldız Kavşağı arası araba doldu. Bir cankurtaran sirenlerini aralıksız öttürmeye başladı. Yolun dolu olması olağandı ama tıkanıklığın açılmasını engelleyen başka bir neden olmalıydı. Çok geçmeden de anlaşıldı. Karayollarının ve belediyenin kamyonları (anayolları kim onarıyorsa) ışıklı kavşağın hemen dibinden yolu daraltmışlar; her iki tarafta da çalışıyorlardı. Tam beş dakika cankurtaran sirenleri, -hastana girişine ulaşmış olmalı ki- sustu.
Biz sürücüler olarak bu trafik anarşisini her gün akşama dek yaşıyoruz. 112 acilde çalışan doktor ve sağlık personelinin ne kadar büyük ve trajikomik sorunlarla karşılaştığını siz düşünün.
Çünkü sol şeridin cankurtaranlar için açık kalmasını sağlamak olağanüstü bir olay.
Peki, trafiğin yoğun olduğu yerlerde ve yoğun olduğu saatlerde belediyenin çöp aldırmaması veya karayollarının çalışma yapmaması mümkün değil midir?
Yani böylesi çalışmalar trafiğin sakin olduğu gece saatlerinde yapılamaz mı? Vardiyalar ona göre düzenlenemez mi?