Yoksullaştıran turizm isimli yazım çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde yayınlandı. Turizmciler ve turizm işçileri “Yoksullaştıran Turizm” deyimiyle neyi kastettiğimi detaylı olarak biliyorlar.

Bunu zaten yaşıyorlar ve yoksullaşma bu insanların yaşamlarının bir gerçeği. Turizm işini yapıyorlar, her gün daha fazla çalışıyorlar ve her geçen gün daha da yoksullaşıyorlar. Neden?

TEKELLEŞME

Bunda birinci etken turizmde tekelleşmedir. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen turizm şirketleri- ki tamamı yabancıdır- Antalya’ya gelen turistin %60’ını getirmektedirler. Sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen turizm şirketlerinin getirdiği turist sayısı ise toplam turist sayısının % 90’ıdır. Tekelleşme bu alanda tamamlanmıştır. Bu şekilde 10 turizm devi oteller karşısında müthiş bir pazarlık şansına sahip olmuştur. Durumu şöyle netleştirelim: Sahil kesimi tamamen büyük oteller tarafından kapatılmış Belek beldesini düşünün. Bu sıralanmış otellerin içinde en güzel otel sizinki olsun ve diyelim ki sıralanmış otellerin en ortasında da yer alsın. Eğer ilk ondaki şirketler sizin otelinize müşteri getirmez ve diğer tur operatörleriyle de müşteri gelmemesi için rekabet ederlerse, siz muhtemelen tüm Belek fazla yolcudan kırılırken, boş otelde oturursunuz. Abartı mı? Hayır, yüzlerce örnekleri var.  Tekelleşmenin alt başlıklarına bakalım: Tur operatörü olarak tekelleşmişlerdir. Zaten gerek Avrupa pazarının, gerekse BDT pazarının tamamında etkilidirler. Uçak şirketi olarak tekelleşmişlerdir. Charter şirketleri vardır, ayrıca bağımsız charterları da bünyelerinde kiralık uçuşlar olarak barındırmaktadırlar. Otel zincirleri olarak tekelleşmişlerdir. Kendi otel zincirleri vasıtasıyla pazarı onların kendi deyimiyle “ehlileştirmektedirler”.  Bu şekilde tekelleşen yapılar pazarda fiyatları belirlemektedirler. Paket tur fiyatlarını belirleyen en önemli etkenlerden, uçak ve oteli gerçekçi olmayan fiyatlarla almaktadırlar. Hizmet aldıkları diğer alanlara, örneğin yerel acentelere, otobüs kiralama şirketlerine, kendi fiyatlarını dayatmaktadırlar. Bunlar çok ucuz fiyatlardır. Uçak işletme şirketleri, oteller veya diğer turizm şirketleri tek müşteri kaynaklarının verdiği fiyatlara maliyetlerini getirebilmek için ucuza işçi çalıştırmakta, sigortasız işçi çalıştırmakta, niteliksiz işçi çalıştırmaktadır. Çalışma saatleri uzamakta, ücretler azalmaktadır. Yani, daha çok çalışıp daha az kazanmaktadırlar. İş kazaları artmakta, ücretler düşmektedir.  Daha çok turist gelmekte turizm gelirleri azalmaktadır.

MÜTEAHHİT OTELCİLER – SAHTEKÂR UÇAKÇILAR

İkinci en önemli etken, bu yabancı turizm tekellerinin Türkiye’de işbirliği yaptıkları şirketlerdir. Bunlar kimdir? Yabancı tekellere otellerini üç otuz paraya satmak zorunda kalan, bu kadar düşük bir satış fiyatıyla çemberi çeviremeyen ve düşmemek için sürekli olarak işçi ücretleri başta olmak üzere tüm maliyeti düşürmeye çalışan otelcilerdir. Antalya bölgesinde otelcilerin çoğu inşaat müteahhitleridir. Bunlar devletle iş yapan ve bu alanda adamları olan ve bu vesileyle tahsis alabilmiş, daha sonra devlet bankalarından aldıkları kredilerle oteli yapan ve gene aldıkları işletme kredileriyle işleten şirketlerdir. Turizm yan işleri gibidir, devlet desteği olmadan ayakta duramazlar. Devlet garantili dış borçları vardır. Tekellerin attıkları kemikleri sıyırarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Para kazanabilmek için işçiyi, turizm çalışanlarını, mal tedarikçilerini, esnafı, otellerinden yer kiralayanları kanlarını emercesine sömürmek zorundadırlar. Otellerindeki müşteriye ise minimum maliyetle hizmet ederler ki bunların otellerinde müşteri zehirlenir, müşteri yaralanır, servis kazaları olur, stajyer çalışanlar ölür. Bunlar “Her şey Dâhil” sloganı ile turizme işçi ölümlerini, müşteri ölümlerini sokmuşlardır. Uçak şirketlerinde de durum değişik değildir. Bu tekellerden müşteri alabilmek için uçaklar çok ucuza kiraya verilmektedir. Maliyeti kurtarabilmek için ise çok ucuza personel çalıştırılmaktadır. Şöyle diyelim, asgari ücret alan ve günde bir insanın dayanıklılık derecesini aşan süre uçan pilotlar, eğitim veriyoruz adı altında bedava çalıştırılan kabin memurları, stajyer adı altında asgari ücretin üçte birine çalıştırılan teknik elemanlar, hemen hemen bedava çalıştırılan yer hizmetleri elemanları vardır. Kaçak çalıştırılan yabancı personeli de eklediğimizde karşımıza Charles Dickens zamanındaki kapitalizmden bile daha vahşi sömüren bir yapılanmayla karşılaşırız. İşte “stratejik” olduğu gerekçesiyle grev yasaklamalarının asıl nedeni budur.

DEVLET

Üçüncü en önemli etken ise Turizm Bakanlığı vasıtasıyla bu alanı örmeye çalışan devlettir. Zaten Türkiye geleneksel olarak rüşvet, yolsuzluk, suiistimalin çok olduğu bir ülkedir. Bu konuda şöhretimiz dünyayı sarmıştır. Turizm alanında da bürokratlar ve siyasetçiler kolayca devletle iş yapan müteahhitlerin ve bunların efendisi turizm tekellerinin kucağına düşmüşlerdir. Alınan her karar, atılan her adım, yapılan her uygulama bu kesim için yapılmakta, tekellerin konumları güçlenmekte, işbirlikçilerine yeni kemikler bulunmaktadır. Krediler, hibeler, tahsisler bu kesimlere ayrılmakta ve bu gruplardan alınan rüşvetlerle, hediyelerle çark döndürülmektedir.  Devlet, “Her şey Dâhil” uygulamasını desteklemekte, ucuz turist, düşük ücret uygulamasını desteklemekte, görevi olan denetim konusunun yakınından bile geçmemektedir. Devlet sadece kendi vatandaşını yabancı turizm şirketlerine ve onların kemik yalayıcısı yerli ortaklarına sömürtmekle kalmamakta, kaçak göçü özendirerek yabancı – kaçak işçileri de sömürtmektedir. Devlet sadece yetişkin vatandaşların kanını yabancı tekellere ve onların yerli kemik yalayıcılarına sömürtmekle kalmamakta, stajyer adı altında, asgari ücretin üçte birine binlerce çocuğu da uygunsuz koşullarda çalıştırarak sömürtmektedir. Devlet kültürel alanda yatırım yapmamakta, küçük otel ve pansiyonları desteklememekte,  yığınsal turizm denilen turizm alanının dışını görmemektedir. Devlet tarihi yerleri kazmamakta, korumamakta aksine tahrip etmektedir.  Tekellerin ve yerli kemik yalayıcılarının karlılık görmediği alanlara ayıracak 5 kuruş paraları yoktur, çünkü tamamını onlara vermektedir. İşçi ölümlerine, müşteri ölümlerine kayıtsız kalmaktadır.

İşte bu üç neden “Yoksullaştıran Turizm” kavramının oluşmasını ve devamını getirmiştir. Tekeller, onların uzantıları ve devlet.  Bu sarmaldan çıkmanın yolu ise tektir: Örgütlenmek.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here