Devrimci Turizm İş 1.Kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması düzenledi.

Sendika binasında düzenlenen basın açıklamasını Devrimci Turizm İş Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu okudu.

BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın emekçileri, kardeş sendikaların, siyasi partilerin demokratik kitle örgütlerinin değerli temsilcileri:

Hepinizi ‘’DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI’’ adını Saygı ile selamlıyorum. 1. Kuruluş yıl dönümü basın açıklamamıza verdiğiniz katkıdan, yanımızda oluşunuzdan dolayı hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Bildiğiniz gibi DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKAMIZI 27 Mayıs 2011 yılında kurduk.

DİSK e bağlı OLEYİS sendikasının 31Temmuz 2010 tarihinde, düzmece genel kurullarla DİSK ten ayrılıp HAK-İŞ e geçmeleri üzerine, turizm iş kolunda yeni bir sendikanın kurulması kaçınılmaz oldu. OLEYİS DİSK in içindeyken de uyguladığı sendikacılık ve yöneticilerinin yanlışlarından dolayı DİSK ten ihraç edilme çizgisinde bir sendika idi. Turizm işçilerinin sendikal ihtiyaç ve beklentilerine cevap vermekten çok uzaktı.  Bu boşluğa kurulacak sendika DİSK in ilkelerini benimseyen, demokratik sınıf ve kitle sendikacılığını önüne hedef koyan, 2,5 milyon sigortalı, sigortasız, sendikasız işçinin çalıştığı bir iş koluna, Türkiye deki bütün zorluklara rağmen kurulacaktı.  Sendikayı kuracak öncü kadrolarla, DİSK yöneticileri ve başkanlar kurulunun görüşü doğrultusunda ortak karar alındı.

1967 yılında DİSK in kuruluşunda bu iş kolundaki sendikasının adı TURİZM-İŞ idi. Bizde bu gerekçe ile kurulacak sendikanın adını ve DİSK e katılmak üzere kurulduğunu ifade eder şekilde DEVRİMCİ TURİZM İŞÇİLERİ SENDİKASI olarak belirledik.

Türkiye de turizmin ve çalışanların neredeyse 1/3 ü Antalya dadır. Bu nedenle DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI nın genel merkezinin Antalya da olmasına karar verdik.

Turizm işçilerinin Türkiye deki genel işçi sorunları olan güvencesizlik, yüksek oranda işsizlerin çalışanlara karşı tehdit olarak kullanılması, sendikasızlık, kayıt dışılık gibi çok genel sorunlarının yanında, turizmin içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan çok ciddi sorunları vardır. Şöyle ki

a) 24 saat hizmet veren 3 vardiya çalışılması gereken tesislerde vardiya sayısı 2 ye düşmüştür. 150 yıl önce mücadelelerle ve bedeller ödenerek kazanılan 8 saatlik iş günü fiilen kaybedilmiştir. Hafta tatilleri kullanılamaz hale gelmiştir. Yaptırılan fazla mesailerin ücretleri ödenmemektedir.  Hükümet bu durumu meşrulaştıracak yasa hazırlığı içindedir.

b) Sezonluk karakterinden dolayı turizm kısa çalışma dönemleri, uzun işsizlikler (4 ay çalışıp 8 ay işsiz kalmak) şeklinde mağduriyetlere sebep olmaktadır.

c) Satış politikalarını ‘’ ucuz emek, kalitesiz ürün, kalitesiz hizmet ve ucuz turizm’’ üzerine kuran turizm işletmeleri 30 yıldır fiyat kırarak satış sürdürürken, emeği de her geçen gün biraz daha ucuzlatmaya, işçi ücretlerini kabul edilemez noktalara taşımaya devam ediyorlar. Genç işçilerle ve stajyer öğrencilerle işleri bedavaya yaptırmaya çalışıyorlar. Kıdemli, kalifiye, hakkını aramasını da bilecek olan işçileri çalıştırmamayı tercih ediyorlar. Bir yandan da ‘’kalifiye eleman yetersizliği’’ var diyorlar.

d) Özellikle tatil otelciliğinde işçilerin kıdem ortalaması 3,5 aya inmiş durumdadır. Yani her 3,5 ayda bir her işçi iş yeri değiştiriyor. Bir sezonu bir işçi bir iş yerinde bitiremiyor. Bu da ne kıdem tazminatını, ne ihbar tazminatını ne senelik izin hakkını hiçbir zaman elde edemeyeceği sonucunu doğuruyor.

e) Çocuk emeği sömürüsü anlamına gelen stajyer örgenciler sorunu turizmin en yakıcı sorunlarından biridir. Stajyer öğrenci okulda gördüklerinin iş yerinde uygulamasını yapmak üzere gönderildiği iş yerlerinde adeta köle gibi, ‘’stajını yakarım ‘’ tehdit ve baskısı altında her söyleneni yapmaya mecbur olan bedava iş gücü gibi kullanılmaktadır. Birçok turistik işletme en alt görevlerde sadece stajyerleri kullanarak, o görevlerde işçi çalıştırmadan tesisi idare etme çabasındadır. Bu kabul edilemez.

f) Sektörde son yıllarda yeni bir kötü alışkanlık başladı. İşçiler aylarca ücret alacağı ile çalıştırılıyor, ücretlerini alamıyor. İşten ayrıldığında alacakları içerde kalıyor, ödenmiyor.

g) Yeni çıkan yasal düzenleme ile bir işçi alacak davası açabilmek için, zaten parasını alamamışken, yaklaşık 1000 TL mahkeme harcını peşin ödemek zorunda bırakılarak, haklarını arayamayarak, alacakları işverenlere peşkeş çekiliyor.

 

h) Uygulanmakta olan işsizlik sigortası turizm işçilerinin yıllarca pirim ödeseler de sezon sonu işsizliklerinde işsizlik parası alabilmelerine imkân tanımamaktadır. Yasal düzenlemenin sezonluk turizm işçilerini de kapsayacak hale getirilmesi gerekmektedir.

Turizm: Konaklama, otel, lokanta ve eğlence yerleri iş kolu olarak tarif ediliyor. Yaklaşık 2,5 milyon sigortalı sigortasız işçi çalışıyor. Erzurumundan Mardinine, Rizesinden, Trabzonundan Antepine, Urfasından Kayserisine Türkiye nin her bölgesine, 81 vilayetine yayılmış bacasız bir sanayiden bahsediyoruz. Türkiye deki kronik işsizlik sorununa çözüm olabilecek emek yoğun bir sektördür, turizm. Az bir yatırımla çok büyük istihdam alanları açılabilir. Ülke ekonomisine önemli döviz girişi sağlayan, iş imkânı sağlayan geleceğin sektörüdür. (Tabi şimdi yaptıkları gibi bindikleri dalı kesmeye devam etmezlerse)

Bu iş kolunda TÜRK-İŞ e bağlı TOLEYİS, HAK-İŞ e bağlı OLEYİS ve bağımsız TURKON–İŞ adında, her birinin 30 bin ve fazlası üyeleri görünen sendikalar 30 yıldır var. Ne yazık ki bu iş kolunda SGK verilerine göre toplam 11 bin toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçi görünmekte.  Yine sektörde SGK verileri 2011 Temmuz ayında 709 bin işçinin çalıştığını söylemektedir. Toplu sözleşmeden yararlanan  %1,5 işçi olduğu görülmektedir.

Bu mevcut 3 sendikanın toplamıdır. Bunlardan 2 sendika, nasıl oluyorsa,  % 10 barajını aşmış görünmektedir.

Biz DEVRİMCİ TURİZM İŞÇİLERİ SENDİKASINI 2011 yılında işkolumuzda bu sendikasızlığın üzerine kurduk. 700 bin sigortalı turizm işçisinin dışında 1,5 milyon sigortasız, güvencesiz çalışan turizm işçisinin de umudu ve sendikası olacağız.

Turizm iş kolunun uluslar arası rekabetle baş edebilmesi gerekçesi ile devlet tarafından da işçilere yapılan yasa dışı uygulamalara göz yumuldu. Yasalarda ve uluslar arası sözleşmelerde var olan en temel haklar bile ya eksik uygulandı yâda hiç uygulanmadı. Sendikasızlık devlet ve işveren işbirliği ile işçilere dayatılmaktadır. Bu gün işçilerin sesinin çıkmaması ‘’iş barışı’’ olarak yorumlanamaz. Hayatından memnun olmayan işçilere seçenek sunulmasa, işine gelirse çalış işine gelmese işte kapı denirse, bu sendikasızlık ortamında işçileri emekçileri teslim alamaya kalkmaktır. Er yâda geç açlığa, baskıya, geleceksizliğe, güvencesizliğe ve haksızlıklara karşı emekçiler başkaldıracaktır. Sendikalaşma hakkını, emeğinin karşılığını isteyecektir. Kimsenin iş barışı bozuluyor diye şikâyet etmeye hakkı yoktur. Şu an devam eden sömürü baskı ve zulüm kabul edilemez.

Bu başkaldırının, hak aramanın, emeğinin karşılığını istemenin adresi DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI olacaktır. Bize ‘’istikrarı bozmak mı istiyorsunuz’’ diyenlere cevabımız ‘’ evet biz bu istikrarlı yoksullaşmayı, istikrarlı güvencesizleşmeyi ve istikrarlı sömürüyü bozmak istiyoruz’’.

Turizm sektöründe çalışan işçilerin neredeyse yarısı kadın işçilerdir. Genel işçi sorunlarının dışında turizm de kadın işçi olmak, başlı başına sorunlar yumağıdır. 365 gün 24 saat hizmet üretilen bir sektörde, az elemanla çok iş yaptırılmaya çalışılınca, kadın işçiler mazeret izini dahi alamaz olurlar. Doğum izni bu sektörde kullanılan bir izin olmaktan çıkmıştır. Hamile olduğu fark edilen bir işçi sezon başında işe alınmayarak veya fark edildiğinde uydurma gerekçelerle işten çıkarılarak, sosyal güvenlik haklarını kullanması engellenir. Süt emzirme izni, kreş gibi hakların uygulaması yoktur.

Kadın işçiler ağır koşullarda çalıştırılmaktadır. Özellikle odalarda temizlik görevi yapan kadınlarda, bel fıtığı ve eklem rahatsızlıkları çok sık rastlanmaktadır. Dünyada bir temizlik işçisi 12–14 oda temizlerken, ülkemizde ve özellikle tatil otelciliğinde bu sayı 30 odaya kadar çıkmaktadır. Bitirmeden gidemezsiniz diye mesaisi bitse dahi işi bitirmeye zorlanmaktadırlar. Bel fıtığı, boyun fıtığı gibi rahatsızlıklarında da iş akitleri fes edilerek kaderlerine tek edilmektedirler.

2023 için 60 milyon turist hedefleniyor

Yılda 60 milyon turist ağırlayacak bir ülkede 4 milyonun üzerinde turizm işçisi çalışıyor olacak. Okullardan ve iş yerlerinden kalifiye turizm işçisi yetiştirilmesi gerekecek. Yani betona yatırım yapılırken insana da yatırım yapılması gerekmektedir. 4–5 yıldızlı otellerde kaliteli hizmet üreten bu işçiler doğal olarak haklarını da öğrenecek ve isteyeceklerdir.

Biz DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI olarak bu talebi oluşturacak ve örgütleyeceğiz.  Bizim 2023’ ümüzde vahşi kapitalizmin ve uluslararası sermaye tekellerinin pervasızca sömürüsüne karşı çıkabildiğimiz, değiştirip dönüştürdüğümüz, demokrasisinin eksiksiz işlediği bir Türkiye ve güçlü, örgütlü sendikaların olduğu bir ülke hedefliyoruz. Bize ‘’kırk katır mı, kırk satır mı’’ diye dayatanlara cevabımız ‘’BAŞKA BİR YAŞAM MÜMKÜN’’ olacaktır.

Biz DEV-TURİZM-İŞ sendikası olarak ilk genel kurulda DİSK e katılma kararı alırken, uluslar arası sendikal birliğimiz olan IUF (Gıda Tarım ve otel işçileri uluslar arası sendikallar birliği) e de katılma kararı aldık ve başvuru yazısını gönderdik.

DİSK in temel ilkelerinden biri olan işçi sınıfının birliği (ülkede birlik- uluslar arası birlik) bizim içinde olmazsa olmaz bir ilkedir. Muhatap olacağımız işverenler çoğunlukla uluslar arası organizasyonlar ve ortaklarıdır. Uluslar arası işçilerin birliği ve dayanışması diğer birçok sektörden fazla bizi ilgilendirmektedir. Küresel saldırıya küresel direniş sadece slogan olarak kalmamalıdır. Ortak eylemler, dayanışma grevleri ülkemizde yasaklanmışsa da dünyada, demokratik ülkelerde bu bir hak olarak uygulanmaktadır. Ülkemizde de uygulanması için mücadele etmemiz gereklidir.

Uluslar arası çalışma örgütü ILO nun 172 sayılı sözleşmesi ‘’ turizm çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini’’ öngörüyor. Türkiye bunu 22 yıldır imzalamıyor. Biz DEV-TURİZM-İŞ olarak 27 Eylül 2011 dünya turizm işçileri gününde topladığımız imzaları, parlamentoda gurubu bulunan partilere ve hükümete yollayarak bu uluslararası sözleşmeye Türkiye nin taraf olmasını istedik. Turizmde bu kadar büyük hedefleri olan bir ülkenin yöneticileri ne yazık ki turizm çalışanlarının, çalışma ve yaşam koşullarını iyeleştirmeyi önlerine bir hedef olarak dahi koymamaktadırlar.

Bunun dışında da çalışma hayatını düzenleyen uluslar arası çalışma örgütü ILO nun birçok sözleşmesi ve İLO standartları diye anılan demokratik çalışma ortamı oluşturma çabaları ne yazık ki Türkiye tarafından uygulanmamakta ve bu konuda Dünya da kara listede bulunmaktayız.

Türkiye de sendikal dibe vuruş kimsenin inkâr edemeyeceği koca bir gerçek olarak önümüzde duruyor. İşçi haklarının geldiği nokta kabul edilemez.  12 Eylül yasalarına karşı uygulanmaya çalışılan sendikal mücadele yöntemlerinin başarı getirmeyeceği aşikârdır.  Her gecen gün kazanılmış haklarımızı dahi kaybediyoruz.1989 bahar elemlerinin bir benzeri sendika yöneticilerini de aşan iş yerlerinden başlayan işçi eylemleri Türkiye nin kapısına dayandı. Sendikalar mücadele yöntemlerini, yapacaklarını gözden geçirmek zorundalar.

27 Mayıs 2012 DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI nın 1. kuruluş yıldönümüdür. Turizm işçileri kendi ihtiyaçları doğrultusunda sendikalarını yapılandıracak, milyonların sendikası ve tutunacakları dal, çalacakları kapı olacaktır.

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BEREBER YA HİÇBİRİMİZ

YAŞASIN ÖRĞÜTLÜ MÜCADELEMİZ

YAŞASIN SINIF DAYANIŞMAMIZ

 

DEVRİMCİ TURİZİM İŞÇİLERİ SENDİKASI

Genel Başkan

Mustafa YAHYAOĞLU

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here