1 Eylül Dünya Barış günü Emek ve Demorasi Güçleri’nce gerçekleştirilen bir yürüyüş ve basın açıklaması ile kutlandı.

Üç Kapılar önünde toplanan yüzlerce kişi “Savaşa Hayır Barış Hemen Şimdi” “Yaşasın Halkların Kardeşliği” “Katil ABD İşbirlikçi AKP”  sloganları ile Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdüler. Yürüyüşün ardından gökyüzüne beyaz güvercin bırakıldı.

Burada yapışan ortak basın açıklmasını ÖDP Antalya İl Başkanı Zeynel Ergen okudu.
Ergen, “Ülkede, bölgede ve dünyada barış için, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamak için şimdi her zamankinden daha fazla mücadele zamanıdır. Şimdi zaman, kardeş, komşu halklar arsasında emperyalist emellerle körüklenmeye çalışılan kin ve nefret söylemlerine, kışkırtmalara karşı inatla bir arada ve yan yana durmanın, savaş çığırtkanlarına dayanışmayla dur demenin ‘yaşasın halkların kardeşliği’, ‘ savaşa hayır’, ‘ barış hemen şimdi’ demenin zamanıdır” diye konuştu.Açıklamanın ardından film gösterimi gerçekleştirildi.

AKP Savaş Halklar BARIŞ istiyor
1 Eylül, bir savaşın bittiği değil, başladığı tarih. 1 Eylül, aynı zamanda ikinci büyük emperyalist paylaşım savaşından sonra, dünyanın insanlıktan, kardeşlikten, eşitlikten, barıştan yana kalbi çarpan halklarının, büyük bedeller ödeyerek faşizmi durdurmasının adına ilan ettiği gün.
Alman faşizminin Polonya‘yı işgal etmesi ile başlayan, ardında elli iki milyon ölü, milyonlarca yaralı, acı ve gözyaşı bırakan insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşlarından biri olan İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı‘nın başladığı günü unutmamak, barış çığlığımızı en yüksek sesimiz ile haykırmak için bugün alanlardayız.

1 Eylül Dünya Barış Günü, yüreği eşitlikten özgürlükten kardeşlikten BARIŞtan yana olan tüm dünya halklarına kutlu olsun.

Değerli Basın Emekçileri
Ne yazık ki, ülkemiz ve Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın tüm halklarının barışı özlediği günleri yaşıyoruz.
27 Mayıs tarihinde “Her yer Taksim her yer direniş” sloganıyla Türkiye’ninde sınırlarını aşarak yayılan direnişte AKP,  halka karşı sürdürdüğü polis şiddetinden, adeta bir savaş diline dönüşen nefret söylemlerinden hiçbir zaman vazgeçmedi.
Ülkemizde son 30 yılda 40 binin üzerinde insanımızın ölümüne neden olan savaş ortamının müzakere süreci ile duracağına dair yayılan umudumuz,  AKP iktidarının somut adım atmak bir yana ortamı daha çok geren savaşı ve düşmanlığı tırmandıran politikaları nedeniyle azalıyor. AKP iktidarının bir yandan demokratikleşme, açılım derken  diğer yandan somut adım atmaması halklarımızın barış düşünün gerçeğe dönüşeceğine dair umutları azaltıyor.
AKP iktidarının hem Suriye Kürtlerine hem de Suriye rejimine karşı savaşa teşvik ettiği cihatçı çetelerin katliamları sonucu şu ana kadar on binlerce insan öldü, yüzbinlerce insan yerini yurdunu terk etti. 21 Ağustos günü Suriye’de kimyasal silah kullanılarak yapılan katliamda, aralarında çocukların da olduğu yüzlerce insan öldürüldü.
Başta ABD, İngiltere ve Fransa olmak üzere emperyalist güçler, bölgesel işbirlikçi ülkelerle Suriye’ye müdahale planları yapıyorlar. Her tür müdahale seçeneğinin içerisinde yer alacağını ilan eden, gözünü emperyalizmin aktif taşeronluğu ve işbirlikçiliği bürümüş olan AKP,  bölgede ve içerdeki çöküşünü savaşla durdurmaya çalışıyor.
Değerli Basın Emekçileri
Paylaşım savaşlarının kirli tarihi bugün de ne yazık ki aynı vahşeti ile devam ediyor. ABD emperyalizminin başını çektiği dünyanın egemenleri, enerji kaynaklarına ve yollarına hakim olma hırslarını ve saldırganlıklarını, “özgürlük ve demokrasi” sözcüklerinin ardına gizleyerek, Ortadoğu‘yu kan gölüne çevirmeye devam ediyor. Emperyalizmin hegemonya savaşının parçası olarak gelişen bu saldırılar Irak, Libya ve Afganistan‘dan sonra bugün Suriye üzerinden devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmekte, ülkelerin ve halkların tarihi, gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmektedir.
Değerli Basın Emekçileri
Yüzlerce insanın katledildiği, kadınların tecavüze uğradığı, gencinden yaşlısına herkesin işkence gördüğü başta Rojava olmak üzere Suriye’de insanlık tarihinin en vahşi katliamları yaşanıyor.
Suriye‘nin kaderinin Suriye halklarının elinden alınmaya çalışıldığı bu süreçte AKP iktidarı ise, emperyalist müdahalenin taşeronluğuna soyunup Suriye için demokrasi nutukları çekmeye devam ediyor. Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere Suriye halkını hedef alan etnik-mezhepsel saldırılarını sürdüren El Kaide bağlantılı çetelerin özellikle AKP tarafından desteklendiği biliniyor. Türkiye-Suriye sınırı bizzat AKP tarafından savaş bölgesine çevrildi. AKP’nin hem Suriye Kürtlerine hem de Suriye rejimine karşı savaşa teşvik ettiği cihatçı çeteler, sınır bölgelerinde barındırılmakta, silahlandırılmakta, çatışmalarda sınır hattında serbest geçişleri sağlanmakta.
Suriye‘de yaşanan iç savaş ve bu ülkeye yönelik askeri müdahalenin, bölgesel bir savaşın habercisi olduğu biliniyor. Tüm Ortadoğu savaşa, etnik, din ve mezhep çatışmalarına ve uzun erimli bir kaosa sürüklenirken AKP iktidarı ne yazık ki Türkiye‘yi bu girdabın içine çekmekte ısrar ediyor.
Ortadoğu ve Arap ülkelerinin “modeli” olma hevesindeki AKP, bu kirli oyunda kendisine verilen rolleri ve hatta çok daha fazlasını büyük bir hevesle yerine getirmekte, Suriye‘deki iç savaşa ülkemizi dahil etmek istemektedir.
Değerli Basın Emekçileri
Türkiye‘yi emperyalist müdahalelerin maşası değil, barışın ve kardeşliğin savunucusu ve mücadelecisi haline getirmek hepimizin görevidir. Bölgede ve dünyada barış, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamı savunmak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadeleye ihtiyaç vardır. Daha güçlü bir barış çağrısını seslendirmek, emperyalizme karşı halkların birlikte mücadelesini büyütebilmek için, her türlü emperyalist ilişkilerin tasfiye edildiği, tam bağımsız ve özgür bir Türkiye çığlığımızı yükseltmenin şimdi tam zamanıdır.
Savaşı durduracak ve Ortadoğu halklarının eşit, özgür ve kardeşçe geleceğini kuracak tek güç ise halkların emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı dayanışması ve mücadelesidir.
Değerli Basın Emekçileri
Bu ülkenin bedeni, otuz yıldır süren bir iç savaşın yaralarıyla dolu. Barış, bu toprakların binlerce yıllık susuzluğu. Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri olarak bu topraklarda insanca yaşamak isteyenler adına hiç uzatmadan, dolandırmadan BARIŞ istediğimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
Onurlu bir barış, elbette sadece müzakerelerle gelmeyecektir. Ancak müzakere süreci ile başlayan ve  özellikle son otuz yılda artan acımızın duracağına dair yayılan umudumuz,  AKP iktidarının somut adım atmak bir yana ortamı daha çok geren savaşı ve düşmanlığı tırmandıran politikaları nedeniyle azalıyor.
AKP halklarımızın barış ve kardeşlik özlemlerini kendi siyasi hedefleri doğrultusunda istismar etmeye devam ediyor. Süreci kendi iktidarını tahkim etmek, neo-liberal, neo-İslamcı bir rejim inşasına rıza sağlamak, barış özlemini kendi anayasa projeleri için kullanmaya çalışıyor. Halklarımız sahte barış çağrıları, göstermelik demokratikleşme girişimler değil  bir an önce somut adımlar atılmasını beklemektedir.
Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, bir kez daha vurguluyoruz AKP iktidarının yıllardır izlediği politika, Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda halklarımıza güven vermemektedir. Son olarak Erdoğan’ın demokratikleşme paketi hakkında konuşurken, anadilde eğitim yapılmasına ülkeyi böleceği gibi garip bir gerekçe ile karşı çıkması, seçim barajının indirilmeyeceğini dillendirmesi, Kürt sorununu çözümsüz bir noktaya çektiğinin, süreci tıkadığının itirafıdır.
Gerici güçlerin farklı etnik ve mezheplere yönelik tehditlerini arttırmasına göz yuman, nefret siyasetini yeniden ve yeniden üreten, insanlık suçlarını görmezden gelen, katliamlara izin veren bir AKP iktidarının Barış değil Savaş istediği çok açık.
Değerli Basın Emekçileri
Bugün gerçek bir barış iradesi, ancak nefret tohumları yerine kardeşlik duygularını pekiştirerek, ırkçı-şoven kışkırtmalara karşı anti-emperyalist dayanışmayı ve bir arada yaşam zeminlerini güçlendirerek sağlanabilecektir. Bu topraklarda gerçek bir barışı tesis etmek, ancak halkların kardeşliğini ve eşitliğini temel alan bir ülke kurmakla mümkündür.
Savaşa karşı barışın, ölüme karşı yaşamın kazanabilmesi, gerçek bir demokratikleşme çözüm planı için atılacak acil adımlar bellidir.
Değerli Basın Emekçileri
AKP iktidarı, Gezi Parkı direnişi protestolarında en temel demokratik haklarına sahip çıkarak barışçıl eylemleriyle sesini duyurmak isteyen milyonlarca insanımızın canına kastetti. TOMA’larla, akreplerle, helikopterlerle sıkılan tazyikli sular ve biber gazları, plastik mermiler ve kimi zaman gerçek mermilerle halk sindirilmeye çalışıldı. Bu süreçte beş insanımızın hayatını kaybetmesinden, binlerce insanımızın yaralanmasından, onlarcasının kalıcı sakatlıklarla karşı karşıya kalmasından doğrudan hiç kuşkusuz  AKP iktidarının adeta kendi halkına karşı uygula(t)dığı savaş politikaları  sorumludur. AKP iktidarı halen kendi halklarına karşı  adeta iç savaş hükümeti gibi hareket etmektedir.
Değerli Basın Emekçileri
Evet, şimdi daha güçlü bir barış çağrısını seslendirme zamanıdır. Ülkede, bölgede ve dünyada barış için, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadele zamanıdır.
Şimdi zaman, kardeş, komşu halklar arasında emperyalist emellerle körüklenmeye çalışılan kin ve nefret söylemlerine, ırkçı/şoven, dinci/mezhepçi kışkırtmalara karşı inatla bir arada ve yan yana durmanın, savaş çığırtkanlarına antiemperyalist dayanışmayla dur demenin, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Savaşa Hayır”, “Barış Hemen Şimdi” demenin zamanıdır.
BARIŞ İÇİNDE BİR DÜNYA, ORTADOĞU VE TÜRKİYE MÜMKÜN
SAVAŞA HAYIR!
YAŞASIN DÜNYA HALKLARININ KARDEŞLİĞİ!
YAŞASIN BARIŞ!

ANTALYA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here