
21.11.2014 günü Galatasaray ve Kızılyıldız takımları arasında oynanan Turkish Airlines Euroleague basketbol maçı öncesinde bir Sırp taraftar kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Kızılyıldız’ın Delije taraftar grubu üyesi olan 25 yaşındaki Marko İvkoviç, kendisi gibi yaklaşık 400 kişiyle maçı izlemek için İstanbul’a gelmişti. Ama maalesef deplasmana gelen bu taraftarların hiç biri salona alınmadan ülkelerine gönderildi.
Maç sonunda yapılan açıklamalar nerdeyse balkanlarda iç karışıklık çıkartabilecek türdendi. Galatasaray antrenörü Ergin Ataman adeta Tayyip Erdoğan gibi konuştu: “Biletleri ve maça giriş izinleri yok.” ,”300-400 Sırp zıpır, taraftarımıza, Türk polisine taşlarla ve meşalelerle saldırdılar.”, “Bunlara ‘terörist’ diyeceğim. Bu konuda Avrupa Ligi yönetimini de acil bir şekilde ceza vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu taraftara zaten çok fazla taviz veriliyor.” İstanbul Emniyet Müdürlüğünün açıklaması ise özetle Kızılyıldız taraftarı birbirini öldürdü türdendi.
Deplasman yasağı her şeyden önce spor ahlakına aykırı. Artık klasikleşmiş yalanları, iftiraları bir kenara bırakarak neden böyle olduğunu konuşmamız gerekiyor. Stadlar neden dolmuyor? Sporda şiddet neden önlenemiyor? Taraftarlık denen olgu ne kadar samimi? Takımın adı değişirken (Galatasaray Liv Hospital) ses çıkarmayanlar, rakip takımın taraftarına tahammül etmeyi, saygı duymayı öğrenecek.
Sonuç olarak bir spor müsabakasında yine şiddet olayı yaşandı. Yine “Ya Allah bismillah” tezahüratları arasında bir genç bıçaklanarak öldürüldü. Ve yine Yetkililer, sorumlular tüm suçu ölenin üstüne attı. Yaşanan ne olursa olsun tüm toplumsal olaylarda olduğu gibi değişmeyen şey yetkililerin klasikleşmiş, kalıplaşmış, yalanlaşmış lafları oldu. Tayyipleşen Yeni Türkiye’de Metin Lokumcu, Berkin Elvan örneklerinde olduğu gibi öldürülenlerin arkasından hakaret edildi. “Ama öldü efendim” demek artık nafile.
Bu arada 2 uzatmaya giden maçı Galatasaray 110-103 kazandı. Ama yine insanlık kaybetti. Önemli mi bilmiyorum ama bu satırların yazarı babadan Galatasaraylıdır.