Binlerce otel, binlerce seyahat Acentesi ve onlarca havayolu dünyanın dört bir tarafından Antalya’ya turist getiriyor, ya da öyle olduğu söyleniyor. 2013 yılında 11 milyonun üzerinde turist Antalya’yı ziyaret etti. Antalya’ya gelen bu 11 milyon turistin neredeyse tamamı paket tur adı verilen (kendi ülkelerindeki tur operatörlerince Uçak+Transfer+Tur+Otel’den oluşan bir komple tur servisi) hizmeti satın alarak geldi. Bu paket turu oluşturan öğeler içinde bölge esnafı, bölge insanı, bölgenin kültürü, bölgenin yemekleri, türküleri, folkloru hatta bölgedeki arkeoloji, yerel unsurlar yoktur. Paket tur içinde olan tüm öğeler tüm tatil bölgeleri için aynıdır. Yani tatilini Mısır’da, Tunus’ta ya da Fas’ta geçiren misafir ile Antalya’da geçiren misafir arasında bir fark yoktur. Oteller aşağı yukarı aynı niteliklere haizdir, uçaklar aynıdır, transfer ve tur otobüsleri aynıdır. Turlara gelince, sanmayın ki bu turlar misafirlerin ülkemizin doğal ya da tarihi güzelliklerini tanıtmak adına düzenleniyor. Hayır, tur operatörlerinin düzenlediği bu turların amacı misafirlere yüksek fiyatla altın, deri, tekstil vs satacak olan büyük mağazalara komisyon, kişi başı ücret vs karşılığı götürmektir. Mısır, Tunus, Fas gibi tatil yörelerinde de aynı işlem yapılmaktadır.

Peki, nüfusunun 9 katından daha fazla turisti ağırlayan Antalya neden hala yoksuldur ve yoksundur? Çünkü paket tur alan turistten hemen hemen hiç gelir elde edilememektedir. Ucuza satılan paket turlar ve Her şey Dâhil sistemi Antalya’yı ucuz tatil merkezi yapmıştır. Daha önce İtalya, İspanya, Yunanistan veya Malta ile aynı kategoride olan Antalya, şimdi ise Mısır, Tunus, Fas gibi ikinci sınıf turizm yapan ülkelerle aynı kategoridedir. Doğal güzellikler, tarihi yerlerin çokluğu, insan ve bölge insanlarının yaşamı gibi avantajlarını kullanamaz hale getirilmiştir. İtalya’dan daha fazla antik Roma dönemine ait, Yunanistan’dan daha fazla antik Yunan dönemine ait eserlerine sahip olmamız, tüm antik mitolojinin bölgemizde etkilerinin olması ve coğrafyamızın antik Yunan mitolojisine katkıları gibi etmenler artık dikkate bile alınamamaktadır.

Sarmala alınmış pehlivan gibi çırpınan Antalya artık tuş olmak üzeredir. Sayıları bir elin parmaklarının sayısını bile geçemeyen yabancı veya yabancılara satılmış yerli görünümlü yabancı tur operatörleri Antalya’ya ucuz tatil cenneti olma rolünü vermişlerdir. Antalya bu rolünü benimsemiştir. Her şey dâhil sistemi ile birlikte tur operatörlerinin otellere verdikleri fiyatlar düşmüş, çok ucuza yataklarını satan otelciler tasarruf yoluna gitmişler ve ilk iş olarak personele ödedikleri maaşları düşürmüşlerdir.

Zaten 4,5 ay çalışan personel ise maaşlarının düşmesi ile birlikte krize girmiştir. Bulgurunu, tarhanasını memleketlerinden getirir, ev kiralarını ailelerine ödetir hale gelmişlerdir. Dolayısıyla sayıları 300.000 e yaklaşan turizm çalışanlarının kent ekonomisine katkıları minimum düzeydedir.
Gelen turistler ise aldıkları paket turlar gereği ve her şey dâhil sisteminin doğal sonucu otellerden dışarıya çıkmamaktadırlar. 11 milyondan fazla turist gelen 2013 yılında bu turistler ne çarşı pazarda görülmüş, ne de Kadriye, Belek, Çolaklı gibi yoğun otellerin bulunduğu bölgelerde esnaftan alış veriş yapmışlar ya da köylerdeki lokantalara, barlara gitmişlerdir.şimdi ortasında bulunduğumuz sezonda da bu durum geçen yıldan farklı değildir. Bölge esnafı kan ağlamaktadır. Turizm çalışanı kan ağlamaktadır. Otelciler, pansiyoncular kan ağlamaktadır.
Resmi ağızlar diyorlar ki: ki; “Türkiye, 2001

3 Yılında 30 milyonun üzerine çıkan turist sayısıyla dünyanın önde gelen 10 turizm ülkesi arasında 6. ve turist sayısı artan tek ülke olmuştur.”
Turizm yapılan sahil kentlerinde esnaf, turist rehberi, yerel seyahat acentesi, turizm çalışanı ise soruyor:

Sözü edilen bu turistin üçte birinin geldiği Antalya’da bu turisti bir gören olmuş mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here