Yeni basılmış, dumanı üstünde bir kitap “Tanktan Tomaya” .224 sayfa, akıcı bir dille anlatılmış.

” Okumaya başlarken, kendime bir hafta süre vermiştim. Ama elime aldığım gibi bırakamadan iki günde bitirdim. Aslında bir günde de bitirebilirdim, ama keyifle okumak istediğim için uzattım, kitabın bitmesini istemedim. “Tanktan Tomaya” Faruk Demirel’in ilk romanı. Elbette ilklerde düzeltilecek çok şey olur. Bu kitapta da epey yazım yanlışları var. Ama olay örgüsü öyle ustaca dizilmiş ki, hatalar önemini yitiriyor. Üstelik kitabın adından da anlaşıldığı gibi, 12 Eylül’ün tanklarından, Gezi Direnişinin tomalarına bağlantı harika yapılmış.

Romanın düğümleri ustaca atılmış, okuyucu, öyle merak ediyor ki, elinden bırakamıyor. Zaten kitaplarda önemli olan bu değil midir? Ayrıca, çok güzel yazılsa bile, içinde evin olmayınca da önemi kalmaz. Bu kitapta hem öz, hem de anlatım şekli epeyce güzel olmuş. Özellikle betimlemeleri okumaya doyamadım. Kurulan tümceler, konuyu derin ve kısa anlatıveriyordu. Örneğin: “Toros Dağlarında yüksekten bakmak, hâkimiyet ve güç duygusunu arttırıyordu. Akdeniz’in tanrıları bu yüzden Olympos’un zirvelerini seçmiş olmalıydılar”

Gezi direnişinin coşkusuyla kolluk güçlerinin acımasız davranışları çok güzel harmanlanmış. Belki “Yaşadığımız, bildiğimiz olaylar” diyenler olabilir. Ancak, biz toplum olarak belleği zayıf bir kitleyiz. Kaldı ki, yıllar sonra kim anımsar, kim anlatır. Hal böyle olunca, mümkün olduğunca yaşananları yazmalı, geleceğe taşımalı. Bu konularda ne kadar çok kitap yazılırsa o kadar iyi. 12 Eylül ile ilgili son yıllarda çok kitap yazılıyor, ne güzel! Unutmayalım, unutturmayalım ki, bir daha böylesi acılar yaşanmasın.

Gezi direnişi için de aynı durum söz konusu. Herkes yaşadığını, tanık olduğunu kâğıda dökmeli. Bu anlamda Faruk Demirel, çok büyük ve önemli bir görev yapmış. Eline, kalemine, yüreğine sağlık, sevgili Faruk Demirel, nice romanlara.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here