2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yakılarak katledilenler Antalya’da  gerçekleştirilen bir dizi etkinlikle anıldı.

18 yıl önce Sivas Madımak Oteli’nde 35 kişinin yakılarak katledildiği gerici ve faşist saldırının unutturulmaması için,  gerçekleştirilen etkinliklerde Sivas’ta yaşamını yitiren aydınlar anılırken saldırıyı gerçekleştirenler ve yıllardır failleri koruyanlar lanetlendi.

Saat 18.00’da  Kapalı yol Halk Bankası önünde toplanan yüzlerce kişi Sivas Katliamını protesto etmek için Attalos Heykeline kadar yürüyerek, burada bir basın açıklaması yaptılar.

Siyasi partiler, hareketler, sendikalar, dernekler ve meslek örgütlerinin çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi yürüyüş ve açıklama sırasında “Sivas’ın Hesabı Sorulacak”,”Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “Katil devlet hesap verecek”,”Sivası Yakanlar AKP’yi Kuranlar” “Faşizme Ölüm Tek Yol Devrim” sloganları attılar.

Attalos Heykeli önünde yapılan basın açıklamasını Alevi Kültür Dernekleri Konyaaltı Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan Tedik okudu.

Unutturulmak isteniyor

“2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak oteli önüne toplanan gerici faşist güruh, devlet organizasyonu ve korumasında, Anadolu’nun aydınlık yüzleri olan canlarımızın,  Ozan Pir Sultan Abdal’ı, memleketi Sivas’ta anmalarına fırsat vermedi. Madımak Oteli ateşe verildi ve 33 canımız hunharca katledildi. Katliamın üzerinden 18 yıl geçti. Yitirdiklerimizin yürekleri yüreğimizde sıcacık durmaktadır. “ diyen Tedik, Madımak Katliamının belleklerden  yitip gitmesi için büyük çaba sarf edildiğin unutturulmak istendiğini söyledi.

Unutursak hatırlatırlar

“Maraş’ı unuttuk, Çorum’la hatırlattılar; Çorum unutuldu Sivas’la hatırlattılar. O nedenledir ki unutmamak yeni katliamların önüne geçmektir. Katliamların önüne geçilmesinin ve Anadolu’nun zenginliği olan tüm halkların ve kültürlerinin kardeşçe yaşamasının bir diğer yolu da; nefret, kışkırtıcılık, inkâr ve imha girişimlerinin egemen din, egemen dil, egemen kültür anlayışının ortadan kaldırılması için mücadele ile mümkündür.  Bölüşümdeki adaletsizlik, tek dil, tek ırk anlayışı ancak EŞİT YURTTAŞ’ lığı temel alan, demokratik özgürlükçü, katılımcı ve evrensel değerleri esas alan çağdaş yeni bir anayasa ile ortadan kalkacaktır.

 

DEĞERLİ ŞEHİT AİLELERİ

SİYASİ PARTİLERİMİZİN, DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİNİN, SENDİKALARIN, MESLEK ODALARININ Başkan ve Değerli temsilcileri ile, gözümüz kulağımız olan BASINIMIZIN değerli emekçileri.

Sizleri PİR SULTAN ABDAL’IN inancı, bilinci ve direnciyle, yaratılan tüm değerler adına sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sevgili Mücadele arkadaşlarım

Sivas Madımak katliamının 18. yılındayız.

16. yüzyılda Anadolu’da toplumsal direnişin, ezene karşı başkaldırışın direngenliğini yarınlara taşıyan büyük ozan Pir Sultan Abdal’ı anlama gayreti, birlikte, birada,  yaşamanın özlemi 21. yüzyıla girerken; Türkiye’nin orta yerinde, Sivas’ta katliamla sonuçlandırıldı.

2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak oteli önüne toplanan gerici faşist güruh, devlet organizasyonu ve korumasında, Anadolu’nun aydınlık yüzleri olan canlarımızın,  Ozan Pir Sultan Abdal’ı, memleketi Sivas’ta anmalarına fırsat vermedi. Madımak Oteli ateşe verildi ve 33 canımız hunharca katledildi. Katliamın üzerinden 18 yıl geçti. Yitirdiklerimizin yürekleri yüreğimizde sıcacık durmaktadır.

Asla Unutmayacağız Asla Affetmeyeceğiz.

Sivas Belediyesince otelin önüne günler öncesinden yığılan ve daha sonra otelin içindeki aydın, sanatçı ve semahçılara yağmur gibi yağdırılan kaldırım taşlarını, yine Belediye organizasyonu ile hicret koşusu düzenlenerek çevre illerden getirilen binlerce gericiyi,

8 saat boyunca oteli çevreleyen, emniyet güçlerini, sonradan gönderilen bir tabur askerin ‘asker Bosna’ya’ sloganları altında Otelin yanına gelerek bir şey yapmadan saldırganlara gösterdiği toleransı,

Sivas Emniyet Müdürlüğü’nün faksından günler öncesinden çekilen “Müslüman kamuoyuna” başlıklı bildirinin yerel gazetelere gönderilmesini,

1993’te Refah Partili olan ve daha sonra milletvekili yapılan belediye başkanının “Gazanız mübarek olsun Müslüman kardeşlerim” cümleleriyle başlayan nefret dolu, kışkırtıcı konuşmasını,

Emniyet Müdürü Doğukan Önder’in göstericileri kastederek “Onlarca kez sakallarından öptüm” demesini,

Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın Bakanlığının anma komitesinde yer almasına rağmen her konuda konuşup Sivas katliamı konusunda ağzını açmamasını,

Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye telefonla ulaşmaya çalışanların çaresizliğini,

Dönemin Başbakanı Tansu Çillerin “otelin dışındaki vatandaşlarımıza bir zarar gelmemiştir bunun sevincini yaşıyoruz” sözlerini,

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ‘’Vatandaşlarla oteldekiler karşı karşıya gelmemiştir.’’ açıklamalarını,

UNUTMADIK!           1977 1 Mayıs’ını, Maraş’ı, Çorum’u, Gazi’yi,

Cezaevi katliamlarını da, UNUTMAYACAĞIZ!

Bugün gelinen noktada ise; AKP Hükümeti tek adam, tek düşünce, tek doğru gayreti içerisinde, Bir taraftan” ileri demokrasi” söylemiyle halkları kandırmaya çalışırken, diğer taraftan Anadolu’nun kadim halkı Alevilerin inançlarını, Alevisiz Alevi Çalıştaylarıyla, zorunlu din dersleri ve Diyanet eliyle yıllardır uygulanan asimilasyon politikasını yeni bir aşamaya taşıyarak asimilasyonu devam ettiriyor. Devlet kendi Alevi’sini yaratmaya çalışıyor. Madımak oteli kamulaştırılarak seçim malzemesi yapılıyor Otelin beş yıldızlı bir kültür merkezi olarak açılması organize ediyor, kapısına Sivas İl Özel İdaresi Bilim ve Kültür Merkezi tabelası asılıyor.

Madımak Katliamının belleklerimizden yitip gitmesi için büyük çaba sarf ediliyor; unutturulmak isteniyor. 1993’te iktidardakilerin katliam yaşanırken takipçisi olan AKP Hükümeti neredeyse yangının ve katliamın sorumluları olarak yananları gösterip Sivas katliamı davasını kapatmak istiyor. Devletin hiçbir mülkü ve idari amirinin, yerel yöneticilerinin sorgulanmasına gidilmeyip; afakî sorumlular üretilerek katliamın üzeri perdelenmeye çalışılıyor.

Oysa yangın esnasında ön safta yer alan insan sıfatından çıkmışların kimlik bilgileri, adresleri hükümetçe biliniyorken,  ilgili kurumlarca sanıklar mahkeme önüne çıkartılmıyor. Suçluları başka adreslerde arama gayreti içerisindeki AKP Hükümeti süreci bulandırıyor. Bununla da kalmayıp bazı firari sanıklar için, özel yetkili savcı tarafından zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle beraat talep ediliyor, bazı katliam sanıklarına da AKP belediyelerinde kadrolu,  ya da ihale yöntemiyle iş veriliyor. Sanık avukatlarına bakanlık verilerek adeta katliamcılar ödüllendiriliyor.

Seçim meydanlarında Alevileri yuhalatan, Hopa halkını eşkıya ilan eden Başbakan, özür dilemesi gerekirken helallik istiyor. Eleştiri ve protestolara karşı tahammülsüzlüğünü acımasızca, insafsızca gösteriyor,   Hopa ‘da kaybettiğimiz Metin Lokumcu’nun ismini bile ağzına almak istemediğini söylüyor.

Gözaltı ve tutuklamalarla korku imparatorluğu yaratıyor

Bilmiyorlar ki!

Hükümetlerin en kötüsü suçsuzu korkutandır.

Halkları kin ve nefretle bileyip onları katliamlara sürükleyen duyguyu yok etmenin koşulu; geçmişte olup bitenleri görmezlikten gelmek değil, yapılanın ancak utanç verici ve insanlık suçu olduğunu unutmamaktan ve hesap sormaktan geçer.

Sivas’ın hesabını soracağız.

Ancak Madımak yangın formatında UTANÇ MÜZE’si olduğunda, halkın vicdanı ve belleği yeni katliamları önleyecektir. Oysaki bugün gelinen nokta Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleştirilen ve girişilen katliamların unutturulması ve yok sayılması noktasıdır.

Unutursak hatırlatırlar. Maraş’ı unuttuk, Çorum’la hatırlattılar; Çorum unutuldu Sivas’la hatırlattılar. O nedenledir ki unutmamak yeni katliamların önüne geçmektir. Katliamların önüne geçilmesinin ve Anadolu’nun zenginliği olan tüm halkların ve kültürlerinin kardeşçe yaşamasının bir diğer yolu da; nefret, kışkırtıcılık, inkâr ve imha girişimlerinin egemen din, egemen dil, egemen kültür anlayışının ortadan kaldırılması için mücadele ile mümkündür.  Bölüşümdeki adaletsizlik, tek dil, tek ırk anlayışı ancak EŞİT YURTTAŞ’ lığı temel alan, demokratik özgürlükçü, katılımcı ve evrensel değerleri esas alan çağdaş yeni bir anayasa ile ortadan kalkacaktır.

Sivas’ın ışığı Sönmeyecek

Kadılar müftüler fetva yazarsa,

İşte kement işte boynum asarsa,

İşte hançer işte kellem keserse

Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan; diyen Pir Sultan Abdal’ın direnci yarınlara taşınıyor; Sivas’ta ateşte semaha duranlar geleceği aydınlatıyor.

Pir Sultan Abdal, Hallacı Mansur, Seyit Nesimi, Şeyh Bedrettin, Baba İshak,  Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Mazlum Doğan,  Erdal Eren gibi nice isimlerin kurmaya çalıştığı dünyanın düşünü kuruyor ve

Bir kez daha haykırıyoruz; katliamlar insanlık suçudur. Katliamcılardan hesap sorulacaktır.

Bizler diyoruz ki:

  • Madımak oteli utanç müzesi olmalıdır,
  • Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır,
  • Alevi köylerine cami yapımına son verilmelidir,
  • Diyanet İşleri Başkanlığı hemen lağvedilmelidir.
  • Halkların kardeşçe yaşadığı bir anayasal düzen kurulmalıdır.
  • Eşit yurttaşlık önündeki engeller kaldırılıp, eşit yurttaşlık anayasal güvenceye alınmalıdır.

Ey Madımak’ta yanan canlar son nefeslerinizi verdiğiniz yeri tarihe UTANÇ MÜZE’si olarak taşımak için mücadelemiz devam edecektir. Gönlünüzü hoş tutun. SİVAS’ı unutmadık. SİVAS’ı unutturmayacağız.

Sivas’ı unutursak hatırlatırlar.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here