2 Temmuz Sivas Katliamı 20. yılında Antalya’da yaklaşık 1500 kişi tarafından yapılan bir yürüyüş ve basın açıklaması ile protesto edildi.
Kapalı Yol Halk Bankası önünde toplanan yaklaşık 1500 kişi Cumhuriyet Meydanına kadar “Sivası’ın Hesabını Soracağız, Faşizme Karşı Omuz Omuza, Gerici, faşist, halk düşmanı AKP, Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganlarıyla yürüdü.
Meydanda basın açıklamasını okuyan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Antalya Şube Sektreteri Olcay Şimşek, “2013 Yılı Madımak Katliamının 20. Yılıdır. Madımak 20 yıldır yanıyor.” dedi.
“Cumhuriyet tarihinde Koçgiri ile başlayan, Dersimle devam eden Maraş, Malatya, Sivas (4 Eylül 1978), Çorum, Gazi katliamlarının toplamı Madımak’tır. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak’ta çocuğumuz, gencimiz, kadınımız, yaşlımız katledilmiştir.” diyen Şimşek, “Bu katliam devlet gözetiminde, denetiminde gerici, ırkçı, faşist güçler tarafından yapılmıştır. Madımak katliamının yarattığı bireysel, toplumsal travma ve bu travmaya bağlı ötekileştirme, rencide etme politikası devlet ve AKP Hükümeti tarafından sürdürülüyor. Bizler Madımak Katliamını unutmadık, unutturmayacağız!” şeklinde konuştu.
Yürüyüş ve Açıklamanın Fotoğraflarına ulaşmak için bu linki tıklayınız
BASINA ve KAMUOYUNA
2013 Yılı Madımak Katliamının 20. Yılıdır. Madımak 20 yıldır yanıyor. Yirmi yıldır Alevilerin canı, teni, inancı, kültürü, maddi ve manevi varlığı yanmaya devam ediyor. Aslında bu yangın yüzlerce yıllık bir yangındır. Madımak Katliamı yüzlerce yıldır egemen güçler tarafından yapılan Alevi Katliamlarının toplamı niteliğindedir. Cumhuriyet tarihinde Koçgiri ile başlayan, Dersimle devam eden Maraş, Malatya, Sivas (4 Eylül 1978), Çorum, Gazi katliamlarının toplamı Madımak’tır. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak’ta çocuğumuz, gencimiz, kadınımız, yaşlımız katledilmiştir. Madımak’ta sazımız, sözümüz, özümüz, deyişimiz, semahımız, romanımız, sanatımız… Kültürel, inançsal değerlerimiz katledilmiştir. Bu katliam devlet gözetiminde, denetiminde gerici, ırkçı, faşist güçler tarafından yapılmıştır. Madımak katliamının yarattığı bireysel, toplumsal travma ve bu travmaya bağlı ötekileştirme, rencide etme politikası devlet ve AKP Hükümeti tarafından sürdürülüyor. Bizler Madımak Katliamını unutmadık, unutturmayacağız! Madımak Katliamı Davası hakkında verilen “Zaman Aşımı Kararını” ve bu karar hakkında Başbakanın “Bu karar Türkiye’ye hayırlı uğurlu olsun!” demesini de unutmadık. Başbakanın “Cemevi cümbüş evi!” diyerek cemevini yıkmak için dozerle sefer etmesini, cemevine “Ucube” demesini, katil fetvacı “Ebu Suud” hakkında hem de Çorum’da övgü dolu sözler sarf etmesini unutmadık. Başbakan ve devlet bürokrasisi inkar, nefret ve şiddet politikasına inadına devem ediyor. 3. Boğaz köprüsüne “Yavuz” adı verilmiş olması bunun en açık göstergesidir. Bu gün Alevilere dönük fiili katliam sona ermiş gibi görünse de özellikle Başbakanın kullandığı inkar, nefret, şiddet dili ile Aleviliğe ve Alevilere dönük tehdit devam ediyor. Bu kadar da değil! Alevilerin yaşadığı hemen her kentte ve mahallede Alevilerin kapılarına işaretlendi. Bu işaretlemelere ilişkin hiçbir kişi hakkında soruşturma açılmadı, bir tek kişi gözaltına alınmadı.
Şimdi tam da 23 Haziran 2013 Kadıköy Mitingimiz öncesinde, hem de Madımak Katliamı öncesinde “2. Alevi açılımı” gündeme geldi. Bu atraksiyon, Gezi Parkı Eylemleriyle Türkiye’de oluşan demokratik muhalefeti güdükleştirmek, Alevilerin bu eylemlere katılmasının önünü kesmek, Kadıköy Mitingimizi ve Madımak Katliamı 20. Yıl Anmasına katılımı önlemek için yapılmıştır. “2. Alevi Açılımı” AKP’nin devşirme “Alevileri” kullanarak AKP Aleviliği yaratma projesidir. “2. Alevi Açılımı” ile AKP’liler tarafından dile getirilenlere bakacak olursak dön dolaş aynı kapıya çıkan oyundan ibarettir.
Sizlere AKP hükümetinin tutarsızlığını, samimiyetsizliğini ispatlayan birkaç güncel örnek vereyim. İstanbul Pendik şubemize gece yarısı biri polis iki kişi geldi. Pendik cemevimizde bulunan arkadaşlarımızı “Sizi kesmek gerek!” diye tehditte bulundu. Savcı bu polisi ve yanındaki kişiyi serbest bıraktı. Yapılan “Yargılama” sonucunda hakim efendi polis ve diğer saldırgan hakkında “Berat” kararı verdi. Sürgü’de yaşananları basın ve kamuoyu yakından takip etti. Akıllara durgunluk verecek şekilde bilgisayarda kayıtlı olan sanıkların itiraf içeren ifade tutanakları “Kayboldu!!!” Ve saldırıya uğrayan canlarımız hakkında akıl almaz dava açıldı! Alevi genç Ethem Sarısülük canımızın katili olan polis dünyanın gözü önünde yargı tarafından serbest bırakıldı. Dersim’de 1937/38’den kalma mağaralar dolusu kemik devletin 90 yıllık resmidir. Dersim’de Alevilerin kutsal mekanı Gola Çeto yargı kararıyla yok ediliyor!… Bu somut veriler ışığında Aleviler olarak “Yaşamımız dahil her şeyimiz tehdit ve tehlike altındadır!” desek abartmış olmayız.
Demokrasi, toplumsal barış, eşit yurttaşlık, özgürlük ve adalet mücadelesi veren aydın, yazar, sanatçı, dernek, kurum, partiler ve Aleviler bilmelidir ki bu kuşatmaya karşı tek çare demokrasi ve eşit yurttaşlık mücadelesini yükseltmektir.
Alevi toplumu ve Alevi Kurumları olarak taleplerimiz açık ve nettir. Burası talepleri sıralamanın yeri değil. Ancak Türkiye ve Dünya Demokratik kamuoyunun üzerinde mutabık olduğu bir talebimizi ifade edelim. Ey AKP Hükümeti yetkilileri ve Başbakan Alevi Toplumunun taleplerini demokrasi, hukuk ve adalet bağlamında tanımanızın ve kabul etmenizin ilk ve en önemli ölçütü Madımak Oteli’ni Utanç Müzesi yapmaktır.