
Eğitim’in durumunun ne olduğunu Eğitim Sen uzun zamandır gösteriyor. Aslında, Eğitim Sen nasıl bir eğitim olması gerektiğini de ortaya koyarak, zaten okullarda bulunan ve yıllardır bu alanda çalışan üyelerinin bilgi ve birikimlerini de topluyor. Bu bilgi ve birikimlerin derlenmesi ile “nasıl bir eğitim” sorusunun cevabını veriyor. Eğitimcilerin durumu diğer kamu çalışanlarının durumundan daha hallice değil. Sorunları üst üste yığılmış ve bu kriz ortamında iyice içinden çıkılamaz hale gelmiş durumda. Borçla yaşıyorlar; konut kredileri, araç kredileri, tüketici kredileri ve üstüne üstlük çocukları için eğitim kredileri, sağlık sigortalarının yetersizliğinden dolayı Sağlık tamamlama sigortaları ve bunları ödemek içinde kredi kartı borçları… İçinden çıkılmaz bir sarmal halinde sürekli artan bir borç batağı içindeki öğretmenler, bir yandan da her gün karşılarında duran yüzlerce öğrencilerine ışık olmaya çalışıyorlar.
Bu koşullarda, yaşamını sürdürmeye çalışan öğretmenlerin çalışma yerleri olan-ki genellikle evlerinde geçirdikleri zamandan daha fazla zaman geçirdikleri- okullarında ise can güvenlikleri yok. 2013-2018 yılları arasında en az 108 öğretmen iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. 23’ü kadın, 85’i erkek olmak üzere yaşamını kaybeden öğretmenlerin çalıştığı yerler dikkate alındığın da; ölümler en çok eğitim sektöründe (%80) gerçekleşti. Ataması yapılmadığı için, inşaatta, belediyede, tarımda, metalde, güvenlik sektöründe çalışırken yaşamını yitiren öğretmenlerin oranı ise genel toplamın %20’sini oluşturuyor.
Servis kullanmaları dolayısıyla trafik kazaları öğretmen ölümlerinde birinci sırada, (%40), kalp krizi veya beyin kanaması ikinci, (%33), intihar üçüncü, (%14), şiddet ise dördüncü sırada, (%5) yer alıyor. Servisler çok kötü bir taşıma aracı. Oy kaygısıyla bu servislere bir önlem alınamıyor ve tekel yaratılarak rant elde ediliyor. Bu aşamada ne öğrencilerin ne de öğretmenlerin güvenli ve modern bir ulaşıma sahip olmaları gerektiği dikkate bile alınmıyor. Nispeten daha az nüfuslu yerlerde ise öğretmenler servis olmadığı için, 4-5 kişi bir otomobili servis olarak kullanıyorlar. Yine eğitimde uzun çalışma saatleri mevcut. Bir de buna okul dışında eğitime hazırlık süreci eklenince aşırı ve yoğun çalışma kalp krizlerini körüklüyor. Ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu ise daha da vahim… 50’nin üzerinde ataması yapılmayan öğretmen intiharı vakası basına yansıdı.
Öğretmenlere okulda ve okul çevresinde şiddetin yaygınlaşması da bir başka sorun. Şiddet nedenli ölümler git gide artıyor. Bunun dışında öğretmenlerde yaygın olarak görülen meslek hastalıklarına da işaret etmek gerekir. Tebeşir, tebeşir tozu, beyaz tahta kaleminin içindeki kimyasal maddelere bağlı olarak astım, bronşit, sinüzit, çeşitli akciğer hastalıkları ve cilt hastalıkları öğretmenler arsında çok yaygın. Çalışma şekline, ayakta durmaya bağlı olarak fıtık, bel-boyun ağrıları, fiziki deformasyon, eklem ağrıları, varis, topuk dikeni, idrar yolları enfeksiyonu gibi hastalıklar diğer meslek gruplarına nazaran öğretmenler arasında daha sık görülüyor. Ayrıca, konuşmaya bağlı olarak faranjit, laranjit, ses teli nodülleri, öğrencilerle toplu olarak ve uzun süre aynı ortamda bulunmaları dolayısıyla salgın ve mikrobik hastalıklar, aşırı yorgunluk, migren, uykusuzluk gibi sorunlar da öğretmen hastalıkları olarak tanımlanabilinir.
İdealist öğretmenden sınava hazırlayan teknisyene dönüştürülmeye çalışılan öğretmenlik daha önceleri bir statü belirten meslekti. Ebeveynler öğretmenlere güvenir, toplum onları “emin eller” olarak görürdü. Son yıllarda ise eğitim tamamen sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillendi. Öğretmenin emeği alınır satılır hale geldi. Öğretmenler sözleşmeli, ücretli, stajyer, özel okul öğretmenleri, dershane öğretmeni, atanamayanlar gibi kategorilere ayrıldı. Bir yandan okul bitirme kaygısı, KPSS, torpil bulma çabaları, öte yandan KHK’lar ile işten atılmaları öğretmenlerin işçileşme sürecini hızlandırdı. Düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, ataması yapılmama, geleceksizlik, belirsizlik, kredi kartı borcu, kredi borcu, şiddet… Öğretmenleri hızla işçileştirdi.
Eğitim Sen, eğitim alanındaki emekçilerin “can güvenliği” temelinde tüm bu sorunlarını topluma bildiriyor ve Bilimsel, Laik, Demokratik, Anadilinde eğitim mücadelesini öğretmenlerin temel ekonomik, demokratik, özlük haklar mücadelesi ile birlikte ele alıyor.