Basında sansürün kaldırılışının yıldönümü dolayısıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği bir açıklama yaptı.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu’nun açıklaması ise şöyle;
“24 Temmuz, ülkemizde Basında sansüre ilk direnişin yıldönümü olarak kutlanır ya da anılır. Oysa, sansürün kaldırılmasından 103 yıl sonra bugün Türkiye’de cezaevlerinde 70 gazeteci yazdıklarından, hatta yazmadıklarından ötürü cezaevlerinde tutuluyor. Binlerce gazeteci-yazarın da yargılanmasına devam ediliyor.
Henüz basılmayan kitaplara “bomba” muamelesi yapılarak, toplatılıyor, yayımı, dağıtımı yasaklanıyor. Hükümeti eleştiren, birçok gazete ve derginin yayını durduruluyor. Muhalif gazete ve dergilerin çalışanların olmadık bahanelerle gözaltına alınıyor, tutuklanrıyor.
İktidarın baskı ve tehditlerine maruz kalan basın patronları, baskılardan kurtulmanın yolunu otosansürde buluyor.
Bu baskı sürecinin doğal sonucu olarak, halkın bilgi ve haber alma hakkı, düşünce, basın ve ifade özgürlüğü, kültür ve sanat yaşamı ağır bir otosansür iklimi altında.
Böyle bir ülkede demokrasiden, insan haklarından , özgürlüklerden,söz edilebilir mi?
”İleri demokrasi”yi kurma görevinin kendisine verildiğini iddia eden ”Ustalık dönemi hükümeti”nin totoliter tutumları yüzünden halkın haber alma hakkı gasp ediliyor.
Ticari kaygılarla, sahip oldukları gazete, radyo ve televizyonların yayın politikalarına müdahale eden patronlar yüzünden, otosansür, bilgi kirliliği, dezenformasyon yaygınlaşıyor.
Cezaevlerinde tutuklu bulunan 70 gazeteci, halkı haber alma hakkını kullandıkları için, cezalandırılıyor. 2009’dan bu yana 41 gazetecinin de tutuklanıp, salıverildiği göz önünde bulundurulursa, ”İleri demokratik Türkiye” de 111 gazetecinin cezaevi koridorlarından bir şekilde geçtiği anlaşılıyor,
Sadece İstanbul’daki Bakırköy Adliyesi’nde gazeteciler hakkında açılmış 2000’den fazla dava bulunuyor.
Gazetecilerin, yaptıkları haberler ve röportajlar, yayımladıkları veya hiç yayımlamadıkları kitaplar, haber kaynaklarıyla yaptıkları telefon görüşmeleri, haber kaynaklarından elde ettikleri bilgi notları veya belgelerden hareket edilerek, suç örgütlerinin üyesi olmakla suçlandığı bir ülkede, demokrasi mücadelesi vermek ”cesaret” gerektiriyor.
Türkiye, işini iyi yaptığı için gazetecilerin yargılandığı ”ileri demokratik bir ülke”ye dönüştü.
Türkiye bu muameleleri hak ediyor mu?
ÇGD olarak, haksız,adaletsiz ve hukuksuz şekilde cezaevlerinde bulunan gazetecilerin derhal serbest bırakılmaları, tutuksuz yargılanmalarını istiyoruz.
Başta Terörle Mücadele Yasası olmak üzere,TCK ve Basın Yasası , “Uluslararası basın özgürlüğü ölçütleri ” temelinde derhal değiştirilmelidir.
Olağanüstü dönemin DGM’ lerinin devamı niteliğindeki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmalıdır.
Sansürün kaldırılışının 103. Yılında Türkiye’deki gazeteci ve yazarların bir ayağı cezaevlerinde, biri ayağı mahkemelerde, kafaları otosansür kıskacındadır.
Medya ve ifade özgürlüğünün bu denli ağır baskı altında olduğu gerçeğini görmeyen, görmek istemeyen kimi meslektaşlarımızı, meslek kuruluşlarını, basın ve ifade özgürlüğü mücadelesinin içinde ve yanında yer almaya davet ediyoruz.”