Eğitim-Sen Antalya Şube yönetim kurulu düzenlediği bir basın toplantısı ile

2011-2012 eğitim öğretim yılının değerlendirilmesi amacıyla Milli Eğitim Müdürü Osman Nuri Gülay’a karne verdi.

2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı; Başbakanın, Milli Eğitim Bakanının ve Antalya İl Milli Eğitim Müdürünün Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir yıl olmuştur.

Değerli Basın emekçileri 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılı eğitimde şimdiye kadar görülmemiş karmaşa ile sona ermiştir. Özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler eğitim sistemini kökten değiştiren, eğitimde aklın ve bilimin kullanılmasını engelleyen bir sürece girmiştir. 4+4+4 sisteminin oluşturacağı karmaşa ise 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılında yaşanacaktır.

Bu Eğitim Öğretim Yılında yine öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran bir yaklaşımın olduğunu yaşadık. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim-öğretim yılı boyunca her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğini küçümseyen, yanlış bilgilerle öğretmenlerin “üç ay tatil yaptığını”, “az çalışıp çok para kazandığını”, “öğretmenlerin niteliksiz olduğunu ve az derse girdiklerini” iddia etmiş, 300 bini aşkın ataması yapılmayan öğretmene “başka iş bulmalarını” tavsiye ederek bütün eğitim emekçilerini karşısına almaktan çekinmemiştir.

Bakan Dinçer, eğitim öğretim yılı boyunca gazete ve TV’lere yaptığı her açıklamada, eğitim sisteminde yıllardır yaşanan kronik sorunların sorumluluğunu, gerçeği yansıtmayan verilerle öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin üzerine yüklemek istemiş, çoğu zaman kullandığı ifadelerle ülkenin dört bir yanında fedakarca çalışan eğitim emekçilerinin emeğini aşağılamaktan çekinmemiştir.

Eğitim emekçilerine yönelik suçlamalar sadece Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamaları ile sınırlı kalmamıştır. Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri sırasında Başbakan; “Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili 20 gün. Bu haksızlık değil mi?” şeklindeki büyük tepki çeken açıklamasıyla, tıpkı Milli Eğitim Bakanı gibi, eğitim emekçilerinin taleplerinden ve haklı mücadelesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Gerek Bakan Dinçer’in, gerekse başbakanın eğitim emekçileri ile halkı karşı karşıya getirme çabaları, başarıya ulaşamamıştır.

Başbakana ve Milli Eğitim Bakanı’na bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Türkiye’de öğretmenler sadece derslere girmekle kalmayıp, ders dışında birçok angarya işlede uğraşmak durumunda kalmaktadırlar.

Gerek Başbakan, gerekse Milli Eğitim Bakanı, eğitimin niteliğinin eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarıyla doğrudan ilişkili olduğunu unutmaktadır. Oysa iktidarın görevi eğitim sisteminin sorunlarına ve eğitim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretmektir.

Son 10 yıldır yaşadığımız sorunlar, eğitimde güvencesiz ve esnek istihdamın kalıcı hale getiren politikaların hayata geçirilmesi şeklinde olmuştur. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak, AKP’nin yıllardır katı bir şekilde uyguladığı sermaye yanlısı politikalar nedeniyle eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borç batağındadır ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır.

2011-2012 eğitim öğretim  yılında Antalya yerelinde de İl Milli Eğitim Müdürlüğünün uyguladığı politikalar merkezden farklı değildir. Öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırma politikaları tüm hızı ile Antalya yerelinde de sürmektedir. Özellikle 28-29 Mart grevi nedeni ile Eğitim Sen üyelerine açılan soruşturmanın şekline baktığımız zaman bu itibarsızlaştırma çabasının yattığı açıktır. Bu soruşturma sürecinde öğretmenleri veliler ve öğrenciler nezdinde aşağılayan, karşı karşıya getiren bir süreç işletilmektedir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün eğitim emekçileri üzerindeki baskıcı yaklaşımı eğitim sürecini olumsuz etkilemiştir. Başarının düşmesindeki en önemli etkenlerden birisi budur. Bu eğitim öğretim yılında merkezi politikalara karşı sendikamızın aldığı grev kararlarına katılım Antalya genelinde kitlesel olmuştur. 28-29 Mart grevi ile ilgili 1500 öğretmen hakkında inceleme başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bu yaklaşımına karşı 23 Mayısta Eğitim sen’li 2000 den fazla eğitim emekçisi  İl Milli eğitim Müdürlüğü önünde kitlesel açıklama yaparak tepkilerini yansıtmışlardır.

Yine bu eğitim öğretim yılında onlarca öğretmen hakkında yer değişikliği cezası verilmiştir. Basit gerekçelerle verilen bu cezaların büyük bir bölümü yargıdan dönmektedir.

 

Bu sürgünlerden en ilginç olanı kamuoyunun da bildiği Songül Devrim ALKAYA davasıdır. Bilindiği gibi üyemiz Songül Devrim ALKAYA anasınıfı öğrencilerini çevre bilinci oluşturmak için  arıtma tesisinin açılışına götürmek istemiş, arıtma tesisini CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun açmış olması üyemize yönelik soruşturma konusu olmuş ve üyemize hem kınama cezası vermiş, hem de başka bir okula sürgün edilmişti. Sendikamızın açtığı davalar sonucunda her iki dava da kazanılmıştır. Bu tür sonuçlanmayı bekleyen onlarca dava bulunmaktadır.

Antalya’da okulların konumu hakkında henüz sağlıklı bir düzenleme yapılmamıştır. Derslik ihtiyacı hala bir sorun olmaya devam etmektedir.

Yeni eğitim Öğretim yılında Demokratik bir eğitim öğretim ortamının oluşturulmasını istiyoruz. Eğitim emekçileri üzerinde baskı oluşturmaya, böylece öğretmenlerin itibarsızlaştırılmasına son verilmesini istiyoruz.

Eğitim Öğretim sürecine demokratik bir yaklaşım göstermeyen anlayışlara bir kez daha sesleniyoruz. Sendikamız, bin bir güçlükle görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim emekçilerinin haklarının gasp edilmesine ve emeklerine hakaret edilmesine izin vermeyecektir.

Eğitim Sen olarak, 2011–2012 eğitim öğretim yılının son gününde Başbakana, Milli Eğitim Bakanı’na ve İl Milli Eğitim Müdürüne sesleniyoruz; yıllardır ülkenin dört bir yanında bin bir sorunla boğuşarak görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim emekçilerinden özür dilemenizi, soruşturma baskı ve sindirme yaklaşımına son vermenizi, her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğini aşağılamaktan vazgeçmenizi talep ediyoruz.  08.06.2012

Nurettin SÖNMEZ

ŞUBE BAŞKANI

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here