Yarın kurban bayramı, inanlara kutlu olsun.
Bayramlar, özlem gideren, hasret kavuşturan, insanların birbirini ziyaret ederek dostluğun tazelenmesini sağlayan, sevinçli günler. Çocuklar için ise doyulmaz bir mutluluk. Varsılı, yoksulu çocuklarına bayramlık bir şey almaya çalışır. Herkesin bu konuda anıları vardır. Kimisi ayakkabılarını yastığının altına koymuş uyumuştur, kimisi giysisine sevincinden sabahı edememiştir. Hal böyle olunca, bayramlar masum günler.

Öte yandan bakacak olursak, çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede, yine çoğunluğun evinde bir hayvan boğazlanır. Hatta durumu uygun olanlar, ailede kaç kişi varsa o kadar hayvanı kurban eder. “Ülkede hayvanlar azalıyor” diyen bir yetkili de çıkmaz. “Neden eti dışarıdan almak zorunda kalıyoruz” diye sorgulamak ise halkın hiç aklına gelmez. Çünkü inancına göre kurban kesmesi gerekir. Sorgulamaya alışık olmadığımızdan, görüş açımız oldukça kısadır.

On Beş yıl kadar önce idi, Fas Kralı, Müslüman olan ülkesinde, hayvanlar azalıyor diye, on beş yıl kurban kesimini yasaklamıştı. Elbette krallığı övmüyorum, ama bu gerçeği, demokrasiyi dilinden düşürmeyen ülkelerin daha çabuk görmesi gerekmez mi? “Bayramdan bayrama et yiyenlere ne diyelim?” diyen de çıkabilir. Ben de onlara “O eskidendi, buzdolabı çıkalı öylesi paylaşımlar azaldı” diyeceğim. Bencilliğin arttığı şu zamanda yoksul ile paylaşımı da görebilene aşk olsun.

Kurbanın kesilme eylemine gelince, o zaten ülkemizde aşılması çok zor bir sorun. Kırsal kesimde ve kentlerin kıyılarında, hayat her yönden acımasızdır ya, kurbanda da öyle. Çocuklara aldırmadan, ortalık yerde kurban kesilir, hatta etlerini toplamakta çocuklardan yardım istenir. Renkli çocuk düşleri, o gece ve daha bir çok gece kan rengi olmuş ne gam? Hatta daha da ileriye gidilip “Erkek olacak, alışsın” diyen de olur. Çocukluğumda kesilen kuzum yıllarca düşlerimden gitmemişti de hiç kimseye derdimi anlatamamıştım.

Bu derece sert yaşanan, sevinçli günümüzün, linç kültürüne katkısı var mı diye düşündüm. Çabucak linç etmeye koşturmamızın, önümüzde biri öldürülürken bile fazlaca etkilenmeden seyretmemizin nedeni, bu tür bayram gelenekleri olabilir miydi? Biliyoruz ki, çocuklarımıza sevgiyi doyasıya yaşatamıyoruz. Kıt kıymık sevgi gören çocuklarımız, kurban kesiminden etkilenmez miydi? Acaba dedim, çocuklar kurban kesimini hiç görmese mi? Kurban öyküsünü onlara anlatmasak mı? Sadece sevinçli gün olarak yaşasalar daha mı güzel?

Her şeye karşın uzunca bir dinlence olmasından dolayı, umarım güzel geçer. Dilerim bundan sonra, kıyılara vuran, buz dolaplarında kalan çocuklarımız olmaz da, bayramlar burnumuzdan gelmez.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here