Tüm Emekliler Sendikası (Tüm Emekli-Sen) Antalya Şubesi “KRİZİN FATURASINI EMEKLİLER – EMEKÇİLER ÖDEMEYECEK. KRİZİN FATURASINI KRİZİ YARATANLAR ÖDESİN. “ başlığı ile bir basın açıklaması yaptı.

Basın açıklaması öncesi konuşan Mustafa Ayar, “04 Ekim 2018 tarihinde Batman Gercüş’te yola döşenen patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu bu topraklara bir kez daha kan akıtılmıştır. Patlamada hayatını kaybeden sekiz askerin öldürülmesinin kaygısını ve derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ailelerine başsağlığı diliyoruz. Tüm Emekli Sen olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Ülkenin ortak geleceğini ve barış umudunu hedef alan terör eylemlerini kınıyoruz.” dedi.

Attalos Meydanı’nda yapılan ve çok sayıda emeklinin katıldığı eylemde sık sık “ İnsanca Yaşam İstiyoruz, AKP Emeklilere Hesap Verecek, Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Emekliye Hesap Verecek, Zam Zulüm İşkence İşkence İşte AKP” sloganları atıldı.

Basın açıklamasını okuyan yönetim kurulu üyesi Hülya Kara, emeklilerin ve ücretlilerin alım gücünün düştüğünü vurgulayarak “Ne kadar, “Kriz yok, spekülasyon var” var denilirse denilsin, kriz yayılarak ve derinleşerek devam ediyor. Şu anda resmi enflasyon % 24 civarındadır. Mutfaktaki enflasyon ise % 40-50 civarındadır, ücretlerimiz günden güne erimektedir. 13 milyon 300 bin emeklinin tamamına yakını ve asgari ücret alanların tamamı açlık sınırının altındadır.” dedi.

“Bu krizi, sadece dolar krizi, rahip krizi veya dış güçlerin tezgahı demekle tanımlamaz. Milli dava demekle açıklanamaz. Meselenin özü; tamamen dış finansmana bağlı, üretimi değil borçlanmayı esas alan, rant’a ve beton’a dayalı, dışa bağımlı bir ekonomik modeldir. “ diyen Hülya Kara, “Borçlar emeklinin, emekçi kesimin borcu değildir. Aksine borçlanan % 1.lik kesimin borcudur ve onlar ödemelidir. Tekrar haykırıyoruz bu krizi biz yaratmadık kim yarattıysa o kesim ve gruplar ödemelidir.” şeklinde konuştu

KRİZİN FATURASI EMEKLİYE, ÜCRETLİYE, YOKSULA, İŞSİZE ÇIKARILAMAZ
Ne kadar, “Kriz yok, spekülasyon var” var denilirse denilsin, kriz yayılarak ve derinleşerek devam ediyor. Bir türlü tutturulamayan resmi enflasyon hedefine göre ayarlanan ücret ve maaşlar, reel olarak geriliyor. Emeklilerin ve ücretlilerin alım gücü düşüyor, yoksullaşıyor.
Yılbaşından bu yana TL.nin dolar karşısındaki kaybı % 61 civarındadır, yıl sonuna kadar nerede duracağı da belli değildir.

Şu anda resmi enflasyon % 24 civarındadır. Mutfaktaki enflasyon ise % 40-50 civarındadır, ücretlerimiz günden güne erimektedir.
Ağustos 2018 itibariyle; Açlık sınırı 1.812 TL. Yoksulluk sınırı 6.050 TL. Tek kişinin geçimi için 2.225 TL. gerekmektedir.

Ağustos 2018 de 954 işyeri kapanmıştır, 8 ayda kapanan işyeri sayısı 7.877 dir. Günde ortalama 31 işyeri kapanmaktadır.

Bu tabloda da görüleceği gibi 13 milyon 300 bin emeklinin tamamına yakını ve asgari ücret alanların tamamı açlık sınırının altındadır. Bu şartlar altında yaşamını ikame etmeye çalışan insanlar sorunların altında ezilmekte ve çareyi kendini yakmakta ve intihar etmektedir.2017 yılında gerçekleşen 3069 intihardan 223’ünün “geçim sıkıntısı” dan kaynaklandığı bilinmektedir.
Emekliler, ücretliler, dar gelirliler, yoksular,… pahalılık ve zamlar altında inim inim inlerken mevcut hükümetin başının “Kriz yok, spekülasyon var” demesi , sorunun ne kadar ciddiye alındığını göstermektedir.

Bu krizi, sadece dolar krizi, rahip krizi veya dış güçlerin tezgahı demekle tanımlamaz. Milli dava demekle açıklanamaz. Meselenin özü; tamamen dış finansmana bağlı, üretimi değil borçlanmayı esas alan, rant’a ve beton’a dayalı, dışa bağımlı bir ekonomik modeldir.

BU BORÇ BİZİM DEĞİL KRİZİN FATURASINI ZENGİNLER ÖDESİN.
Bu borç emeklinin, emekçi kesimin borcu değildir. Aksine borçlanan % 1.lik kesimin borcudur ve onlar ödemelidir. Gelirlerin paylaşımında, adalette ve eşit yurttaşlık konusunda aynı gemide bulunmuyoruz. Ama, nedense kriz ve borç ödeme konusunda aynı gemide olduğumuz ısrarla söyleniyor. Bunun milli mesele olduğu için hep beraber göğüslememiz gerektiği vurgulanıyor.
Diğer taraftan, halka kemer sıkma önerileri yapılırken saray ve çevresi ihtişamlı yaşamını her alanda sürdürmektedir. Yeni vip uçaklar alınmakta, kokteyllerinde ismini dahi bilmediğimiz Ejder meyveleriyle partiler düzenlemektedir.

Tasarruf yapılacaksa önce devletin rantabl olmayan yatırımlarından başlanmalıdır.

Saray, burası Türkiye’dir deyip AVM’lerin kiralarını TL.ye çevirmesini isterken, yabacı firmalarla köprü, hava alanı, Şehir Hastaneleri vb. büyük yatırımlar garanti kotasıyla döviz üzerinden yapılmaya devam edilmektedir. Büyük sermaye grubuna, yabancı firmalara bu konuda en ufak bir uyarı bile yapılmamaktadır.

Gece yarısı kamu bankalarının döviz kurunu düşürüp dövizlerin kimlere ve ne kadar satıldığı konusunda herhangi bir açıklama bugüne kadar yapılamadı. Ayrıca bu kriz döneminde milyon seviyesinde hangi firma ve kişiler döviz almış, açıklanması gereken karanlık noktalardır. İflas eden ve konkordato ilan eden binlerce firma yasaklar nedeniyle açıklama bile yapamamaktadır.

Emekliler olarak diyoruz ki;
1- Son 15 yılın en yüksek enflasyonuna karşı eriyen ücretlerdeki fark acilen telafi edilmelidir.
2- Vergideki adaletsizlik giderilmeli, partili/yandaş patronların ana parasını ve vergi borcunu sıfırlayan kararlar derhal iptal edilmelidir.
3- Ülkedeki OHAL in devamı niteliğinde ve mülki idarecilere verilen yetkiler iptal edilerek, hukuk ve demokrasi tesis edilmelidir.
4- Savaş tamtamlarıyla halk uyutularak krizin faturası emekçilere çıkarılmamalıdır.
5- Saray rejiminin devasa bütçesi, örtülü ödenek, ve kanun dışı kaynak kullanımı derhal durdurulmalıdır.
Tekrar haykırıyoruz bu krizi biz yaratmadık kim yarattıysa o kesim ve gruplar ödemelidir.

KRİZİN FATURASINI PATRONLAR ÖDESİN

TÜM EMEKLİLER SENDİKASI
ANTALYA ŞUBESİ

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here