
Her zaman suların kirlenmesinden ilk önce balıklar zarar görürdü.
Yaşam ortamları bozulanlar ve ortama uyum sağlayamayanlar vururdu kıyıya. Genellikle de bunların yunus veya balina olması haber konusu olurdu basın ve yayında.
2 Eylül 2015 günü öyle olmadı. Bu kez ayağında cicili ayakkabıları; mavi kot pantolonu; kısa kollu, kırmızı gömleğiyle bir bebek vurdu kıyıya. Ege Denizinin dalgalarını alnına yastık yapmış, yüzükoyun yatıyordu; uyuyordu sanki. Adı Aylan Kurdi idi. Kobane’liydi. Suriye’deki iç savaştan kaçan bir ailenin, Muğla’nın Akyarlar Beldesi’nden deniz yoluyla Yunanistan’ın İstanköy (Kos) Adası’na lastik botla geçmeye çalışırken boğulan iki çocuğundan biriydi.
Bir tokat gibi indi insanlığın suratına o görüntü. Utandı kimileri. Vicdanları kanattı. Ortadoğu’da yıllardır süren savaşın en acımasız, ülkemizden en yakından görünen, en kirli yüzüydü bu
.
Elbette utanmak gerekirdi. Çünkü insan utanmayı bilen hayvandı. Ancak diğer hayvanlar utanmayı bilmezdi. Doğanın en vahşi varlığı da belli ki insandı. Ne acıdır ki kendi kendini savaşlar çıkararak yok etmeye çalışan başka bir hayvan türü de yoktu.
Sorgulamalıydı insanlık kendi kendisini: Bu neyin savaşıydı? Kaybedenler işte çok açıkça belliydi ama kazananlar kimlerdi? Neden insanlar doğduğu yerlerde yaşayamazdı? Neden bir bebeğe bile koca dünya yüzünde yaşayacak bir yer yoktu? Ölümler, zulümler, yıkımlar, kazalar hep onlar için miydi? Hep onlar mıydı kurban edilen? Anasının kucağında ninnilerle uyuması gereken bu bebek neden denizin kıyısında ölü bir balık durumundaydı?
Hiroşima’daki ölü çocuklardan bu yana, Golan Tepeleri’nin işgalinde öldürülen Filistinli çocuklardan bu yana, çocuk bedenine 11yaşının yıl sayısı kadar kurşun atılarak öldürülen Uğur Kaymaz’dan bu yana, Gezi’nin çocuğu Berkin Elvan’dan bu yana, anımsayamadığımız ve sayamadığımız çocuk ölümlerinden bu yana insanlık bir kere daha sorgulamalıdır kendini. Ve herkes her yerde, her fırsatta; alçak veya yüksek sesle haykırmalıdır:
Kahrolsun savaş!
Yaşasın Barış!
Kahrolsun kin ve nefret!
Yaşasın kardeşlik ve sevgi!
Kahrolsun sömürü!
Yaşasın eşitlik!
Kahrolsun diktatörlük!
Yaşasın demokrasi!