Ülkemizin yaşam koşulları en zor olan bölgesinde yaşayanlar, sözcüğün tam anlamıyla yaşama savaşı vermektedir. Yılın sekiz ayı kış olarak geçer, kazancın çoğu yakıt olarak gider. O da çoğu yerde tezektir. Yani kurutulmuş hayvan bokları. Orman yoktur, var olanı da devlet eliyle yakılmış, kesilmiştir. Bu yeni bir bilgi değil, herkesin bildiği bir gerçektir, ancak anımsamak gerekir. Kırk yıla yakındır da orada anlamsız bir savaş sürmektedir. Bunu neden göstererek, hayvancılık öldürülmüştür, çünkü insanlar dağa çıkıp hayvanını otlatamaz. Tarım arazisi yoktur, zaten iklim de uygun değildir. Peki bu insanlar ne yer, ne içer?

Onlarca yıldır dededen toruna, yaşamak için “Kaçağa gider.” Bu ne demek? En güçlü hayvan olan katırla, soğukta, adam boyu karda yürüyerek, kelle torbada, iki teneke mazot, tütün, çay alıp satmak için. Başka seçenekleri yoktur. Ya göç edecek, ya da toprağındaki yaşamı seçecektir. Çoğu göçü hiç mi hiç istemez. Çünkü Anadolu insanı toprağına bağlıdır. Yaşamı ne denli zor olursa olsun, oradan ayrılmak istemez.

Devlet güçleri gücünü göstererek, Roboski’de “Kaçağa giden” 34 kişiyi öldürdü. İnsanlar daha yaralarını saramadan, acısını unutamadan, devletin askeri, orada yaşayan insanların canı kadar değerli katırlarını vurdu. Katırların vurulduğu yere geçemesinler diye, yollara barikat kurdu. İnsanlar, hayvanlarına o kadar duygusal bağlanırlar ki, onlar ölünce, sanki evden bir birey ölmüştür. O nedenle ölen hayvanını gömmek, acısını yaşamak ister. Bu da engellenmiştir. Bu acıyı hayvanı olanlar iyi bilir. Hayvan severler çok daha iyi bilir. Bilir de hani neredeler? Bir bakan Kürt çocukları için “Onlar çocuk değil” demişti ya, yoksa katır da hayvan değil mi? Hem de aileyi besleyen, ekmeğini kazanan hayvandır katır. Yani empati kurabilirsek, bir anlamda evin ve ailenin en değerli varlığıdır.

Şimdi hep birlikte oturup düşünelim. Roboskili insanlar ne yapsın? Göç ederek, uyum sorunu, itilip kakılma mı yaşasınlar? Yoksa orada aç mı ölsünler? Yoksa onlar da insan değil mi? Öyle diyerek işin içinden çıkabilir miyiz?

İnsan yapmadıklarından da sorumludur. Toplum olarak hepimiz sorumluyuz, çünkü aynı toprakta yaşadığımız kardeşlerimizin acısını duymak, yaşadıklarını görmek istemiyoruz. Bunun için biz de en az o hayvanları vuranlar, vurma emri verenler kadar sorumluyuz. Hani bir zamanlar devleti yönetenler “Bir kişi bile özgür değilse, hepimiz özgür değiliz” demişti ya, (gerçi şimdi unuttu) işte öyle….

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here