KESK Antalya Şubeler Platformu, hazırlanan  sendika yasa taslağını faks eylemi ile protesto etti. Meclis Komisyonlarında görüşülmesi beklenen 4688 sayılı kamu çalışanları sendikaları yasa taslağında KESK’in taleplerine yer verilmiyor. KESK’e bağlı sendika üyeleri Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonu başkanlarına, komisyon üyelerine ve Antalya  milletvekillerine yasaya ilişkin talep ve görüşlerini içeren fakslar gönderdiler. Fak eylemi öncesi yapılan basın açıklamasını KESK Antalya Şubeler Platformu  Dönem Sözcüsü  Nurettin Sönmez okudu.

Basına ve Kamuoyuna

Anayasanın 90. Maddesi gereği 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa’sının uluslararası sözleşmelere aykırı hükümleri yerine, Türkiye’nin onayladığı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan, toplu sözleşme ve grev hakkına ilişkin hükümlerin uygulanması anayasal zorunluluktur.

Ülkemizin de altında imzası bulunan, özellikle 87 ve 98 Sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı sendikal hakları bir bütün olarak kabul etmekte, bu hakların bölünmezliğini temel almaktadır. Toplu pazarlık ve grev hakkının sendikal özgürlüğün ayrılmaz parçaları olarak değerlendirilmesi bu anlaşma ve sözleşmelerin ortak noktasıdır.

Yine bildiğiniz gibi, ülkemizde kamu emekçileri sendikal hak ve özgürlükleri için, sendikalarının, konfederasyonlarının kararları doğrultusunda grev hakkını defalarca kullanmıştır. Bugüne kadar grev hakkını kullanan pek çok kamu emekçisine para cezaları verilmiş, soruşturmalar, davalar açılmıştır. Bu soruşturma ve davaların çok büyük bölümünde ülkemiz mahkemeleri grev yapan kamu emekçilerinin lehine karar vermiştir.

Grevli Toplu Sözleşme Hakkı ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açılmış olan tüm davalar da kamu emekçilerinin lehine sonuçlanmıştır. Bu davaların tamamında AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına atıfta bulunarak, kamu emekçilerinin grev ve toplu sözleşme haklarının olduğunun altını özellikle tekrar tekrar çizmiştir. Bu davaların bir kısmında ülkemizin maddi ve manevi tazminata mahkûm edildiği de bilinmektedir.

Tüm bunlara rağmen kamu emekçilerinin temel haklarını, örgütlenme özgürlüğünü genişleten değil daraltan düzenlemeler sürdürülmektedir. Bakanlar Kurulunda kabul edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen “4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Hazırlanan Yasa Tasarısında” da bu yasakçı anlayış aşılamamış aksine bazı düzenlemelerle daha da ağırlaştırılmıştır. İlgili Meclis Komisyonlarda görüşüldükten sonra önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kuruluna sunulacak olan söz konusu yasa tasarısında,

*Sendikal hak ve özgürlüklerimizin temel dayanağı olan, özgür toplusözleşme ve grev hakkımızı kullanmamızın önündeki engeller varlığını korumaktadır. Ayrıca,4688 Sayılı Yasanın 15. Maddesinde belirtilen, sayısı on binlerle ifade edilen kamu emekçisinin örgütlenme özgürlüğü engellenerek sendika üyesi olması yasağı sürdürülmektedir.

*Toplu sözleşmede 2 milyondan fazla kamu emekçisini temsil edecek olan Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin salt çoğunluğu ve başkanlığı tamamen anti demokratik bir yöntemle en çok üyeye sahip konfederasyona verilirken diğer konfederasyonların temsili sınırlanmaktadır.

*Belediyelerle yıllardır yapılan Toplu Sözleşmeler, tasarıdaki sınırlamalar nedeniyle artık imkânsız hale getirilmektedir.

*İşyeri sendika temsilcilerinin sayısı azaltılmakta, etkinliği sınırlanmaktadır.

*4688 Sayılı Yasanın sendikaların tüzüklerine yasakçı bir anlayışla müdahale edilmesine olanak sağlayan içeriği söz konusu tasarıda da korunmaktadır.

* “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu” adı ile oluşturulan yapıya zorunlu tahkim hakkı verilerek, dolaylı olarak grev hakkımız yasaklanmak istenmektedir. Toplu sözleşmede yaşanacak uyuşmazlık durumunda vereceği karar bağlayıcı olacak olan söz konusu kurulun bir kanadı tümüyle hükümete bağlı olarak çalışan bürokratlardan oluşmakta, sendika temsilcilerinin sayısı bürokratlardan daha az tutulmaktadır. Amacı ve yapısı tamamen anti demokratik olarak belirlenen kurulun “hakemlik” görevini nasıl yerine getireceği şüphelidir.

*Sendikal hak ve güvencelerdeki kısıtlamalar korunmaktadır.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız düzenlemelere yer veren yasa tasarısının özüne ve ruhuna, yasakçı mantığın sürdürülmesi hâkimdir. Biz kamu emekçilerinin ise evrensel normların güvencesinde, sendikal hak ve özgürlükler ışığında düzenlenecek bir yasaya ihtiyacı vardır. Bunun için grevli toplusözleşme hakkımız güvence altına alınmalı, örgütlenmemizin önündeki yasal ve fiili engeller bir an önce kaldırılmalıdır. Her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme yapabilmesinin önü açılmalıdır.

Bu düşüncelerle; TBMM’ye sevk edilen kanun tasarısının sendikal hak ve özgürlükler açısından geçerli evrensel normlar ile altında ülkemizin imzasının bulunduğu uluslararası anlaşma ve sözleşmeler temel alınarak değerlendirilmesini istiyoruz. Bu nedenle taleplerimizin içeren metinleri ilgili komisyonlarına ve il milletvekillerimize fakslıyoruz.

KESK ANTALYA ŞUBELER PLATFORMU

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here