
İZ BIRAKANLAR…
GÖLGEDE KALANLARA IŞIK TUTMAK
Faruk DEMİREL
“Adı: Kürt Mehmet, Malatya’da Devrimci Mücadele
Yazar: Dr. Metehan Akbulut
Yakın Tarih, 462 sayfa, Eylül 2020, tarihinde Ubuntu Yayınlarından çıktı”
Her yeni çıkan kitap beni heyecanlandırır, elime aldığımda ilk elli sayfasına kadar okuyup bırakmadıysam onu çabuk bitireceğim, yazın dünyasına katkısının olacağı duygusu uyandırır bende.
Dr. Metehan Akbulut’un yazdıklarını okumaya başlayınca ilk önce fark ettiğim iki şey vardı. Birincisi çok emek kokuyordu, ikincisi samimiyetle kaleme alınmıştı, önemliydi çünkü bir yerlerde kıyıda köşede, gölgede kalmış unutulmaya yüz tutmuş olaylara ışık tutuyordu.
Kişisel beklentisi olmayan, devrimci mücadeleyi bir zamanlar Anadolu’da omuzlarında yükselten genç insanların haklarını, gecikmeli de olsa kendilerine iade etmek isteği açıkça görünüyordu. Bu yüzden kitaba konu olan Kürt Mehmet’in (Mehmet Tekin) yaşamı, mücadelesi çok iyi seçilmiş bir örnek olduğunu söyleyebilirim. Kürt Mehmet, Malatya’da Devrimci Mücadele kitabı bu açıdan önemlidir. Başka bir deyişle, yakın tarihimizde bize gizemli gösterilen, ayrıntıların altını çizerek gerçeğe büründürmesi, ben odağından çıkıp biz odaklı kitap olması açısından takdir edilir bir nitelikte. Yalın dille anlatılan, röportaj kitaptan aslında roman tadı da alıyorsunuz. O dönemi yaşayanlar bunu çok iyi bilir…
Günümüzde devrimci mücadele içinde yer alan yeni kuşakların da ilgisini çekeceği kuşkusuz. 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinin öncesinde, sonrasında popülist yaklaşımdan uzak sade olarak, gerçeklere bağlı kalınmasına özen gösterildiğini okurken anlıyorsunuz.
Sunuş bölümünde Hacı Tonak, Kürt Mehmet’i anlatırken şöyle bir cümle kullanıyor:
“Acıma duygusu yüksektir. Vicdanı kolay kanayanlardandır, kanadığında da merhametle kanar. Onu nereden anlarsın? Bir melodrama gülerken aynı zamanda ağlayabilmesinden…“
Evet, yeni bir tanımlama olsa da o günkü birçok devrimcinin ruh hâlini iyi yansıtıyor.
Kürt Mehmet, kitabını okuyacağınızı bildiğimden içeriğini uzun uzadıya anlatacak değilim. Ancak altını çizeceğim küçük küçük anlatılar var.
“Evet, bir devrimcinin devrimci olarak bilinen birinin temiz olması ve temiz kalması gerekir…”
“Çünkü devrimcilik bir yaşam biçimidir. Değerlerimiz doğrultusunda oluşmuş kurallarımız vardı. Yani devrimci ahlakımız vardı…” S: 446
Yazar ve anlatıcı arasında sık sık geçen önemsenmesi gereken cümleler, bölümler var. Bunların içinde kimseye bir şey demeseler de ince bir burukluk yattığını okuyucu olarak seziyorsunuz.
TİP, THKP-C, DEV-GENÇ ve Devrimci Yol sürecinden geçen bir ömürden söz ediyorum. Malatya’nın bir köyünden çıkıp devrimci gençlik mücadelesi, köylülerin ve işçilerin örgütlenmesi, Filistin kamplarında eğitim, karanlık dönemlerde işkence, hapishane yaşamları…
Zorlu, acı dolu mücadelenin içinde beni gülümseten, hatta çok güldüren bölümler de az değil… Özellikle alıntı yapmayacağım bir anekdotu okurken kendi kendime gülmekten kırıldım, gözlerimden yaş geldi desem yeridir.
Yakın tarihe not düşen Mehmet Tekin’i ve kitabın yazarı Dr. Metehan Akbulut’u kutluyorum.
Sosyalizm mücadelesinde iz bırakanları selamlıyorum.
Bir dönemin mücadelesini anlatan, toplumun belleğini canlı ve güncel tutan bu nitelikteki kitaplara halen çok gereksinimimiz var. Mücadeleyi veren Kürt Mehmet’e, o günleri bugünlere taşıyan Dr. Metehan Akbulut’a, değerli yayıncımız Faruk Demirel’e çok teşekkür ediyorum. “Kürt Mehmet”i okuyorum. Yarıyı geçtim. Bu ülkedeki demokrasi, özgürlük, eşitlik mücadelesinin içinde olan her arkadaşa almalarını, okumalarını ve okutmalarını öneririm.