
“Yolun ortasında / Henüz onaltısında / Vuruyorlar oysa / Bişey yapmadı”(1)
Moğollar grubunun “Bişey yapmalı” şarkısında geçer çocukluğumun kahredici çaresizliği. Şarkıda yaşı, vurulması ve bi şey yapmadığı belirtilen çocuk İrfan’dı. İrfan Ağdaş. Eyüp Refhan Tümer Lisesi son sınıf öğrencisiydi. Aynı okulun üniformalı öğrencileriydik. Ölümü çocukluğumuzun travması oldu. O güzel liseli fotoğrafını yakamıza yapıştırıp bildiğimiz tüm küfürleri katillerine savurduğumuz masum çocuktu o. İstanbul’un yoksul tüm semtlerinde olduğu gibi Alibeyköy’de de 90 lı yıllarda sıkıyönetimi aratmayan uygulamalar vardı. Bir mahalleden diğerine geçerken kontrol aramaları olurdu. Alibeyköy girişinde devamlı kimlik araması olur, beğenmediklerini “içeri alırlardı”. Birkaç yıl önce hemen yanıbaşımızda ki Gazi Mahallesinde Katliam yapmışlardı. Devlet güçleri civar mahalle ve semtleri faşist yöntemlerle “kontrol” altına almaya çalışıyor. Her türlü şiddet Alevilere, Kürtlere ve yoksul işçi sınıfına aleni olarak uygulanıyordu. İşte İrfan böyle bir dönemde 13 Mayıs 1996 tarihinde, lise öğrencisiyken, 16 yaşında sokak ortasında polislerce sırtından vurularak akabinde polis aracında işkence edilerek öldürüldü. Ölüm haberi derste verildi. O gün dersler iptal edildi. İrfan’ın o güzel fotoğrafını ceketlerimize iliştirdik. Devlet, tüm silahlı güçlerini okulumuza yığdı. Ölüm haberini alan aileler okula akın etti. Okuldan çıkış akşamın geç saatlerini buldu. Kimse çocuk değildi artık okuldan çıkarken. Devlet arkadaşımızı öldürmüş hepimiz “Adam” olmuştuk.
“Alibeyköy’deki Afrika
Polisler fırladılar araçtan… İrfan önde, onlardan ikisi arkada “ölümcül” bir koşu başlamıştı.
Alibeyköy sırtları, Afrika’nın Serengeti düzlüğü olmuştu… Ceylan önde, yırtıcı avcılar arkada yokuş yukarı çıkıyorlardı. Ceylan, gençliğin verdiği dinamizmle ve can korkusuyla kaçıyordu. Avcılar yetişemeyeceklerini anladılar. Durdular, biri diz çöküp nişan aldı. Silahını tek el ateşledi, İrfan olduğu yere düştü. Bütün mahalle izliyordu… Tıpkı Serengeti’deki zebralar, antiloplar, ceylanlar, impalalar gibi… Bir akrabalarının aslanlar, leoparlar, sırtlanlar veya vahşi köpekler tarafından parçalanışını izledikleri gibi…”(2)
90 lı yılların faili meçhulları, katliamları, suikastları olağan hızıyla devam etti. Çocukluğumuz ve gençliğimiz, televizyondan katliam ve cinayet izleyerek geçti. Vurarak, öldürerek yok ettikleri nesilden kendilerine saygı duymalarını beklediler. Oysa İrfan’dan Berkin’e değişen hiçbir şey olmadı. Çocuk öldürerek “demokrasi” gelmedi.
“Adalet, Afrika steplerinde bile bu kadar “zalim” olamıyordu. Doğada yırtıcılar, daha çok hasta ve yaşlı antilopları, zebraları, ceylanları parçalayabiliyorlardı. En ilkel doğal denge kuralı bile gençlere yaşam hakkı tanıyordu.
İrfan Ağdaş Alibeyköy yerine, Afrika’nın en tehlikeli steplerinde elini kolunu sallayarak dolaşsaydı, gençlik kontenjanından hayatta kalabilirdi.”(2)
(1) Moğollar grubunun 1996 yılında yayınladığı “Dört Renk” Albümünden “Bişey yapmalı” şarkısının sözü
(2) 03.04.2011 Tarihinde Nazım Alpman’ın Bianette yazdığı haber. http://eski.bianet.org/haber_eski/haber1582.htm