
“Ne yana koysam kanıyor.”
Herkes seçim heyecanıyla koştururken, sessizce bir yasa iptal ediliverdi. Şimdiye dek resmi nikah olmayınca yasak olan “İmam nikahı” serbest oldu. Tek kadın üyesi olmayan, AYM yine yaptı yapacağını, Anayasa’nın 10. maddesini ihlal etti. Şeriat hukukuna kapı araladı. CEDAW Sözleşmesi’ni hiçe saydı.
Çocuk yaşta ve zorla evlilikler ile erkekler için çok eşliliğin önünü açtı. Kadının sosyal güvenlik haklarını, kadın ve çocukların nafakalarını içeren miras hukukunun da dışına itti.
Gerçekte kadınların özgür ve eşit olmadığı, her üç evlilikten birinin çocuk yaşta olduğu, erkek aklının devletin tüm kurumlarına işlediği bir toplumda, AYM bu kararı ile ayrılma ve ölümlerde kadın ve çocukların hiç bir hakkını alamayacağını duyurarak, büyük bir demokrasi ayıbına imza attı.
Diyeceksiniz ki “İmam Nikahı denen şey her zaman vardı.” Evet her zaman vardı, ama son yıllarda, resmi nikah olmadan yapılan imam nikahı şikayet edilebiliyordu. Böylece de kadının ve doğacak çocukların hakları korunuyordu. Bundan sonra, kadınların harcanması hız kesmeyecek, kadın doğurduğu çocuğun kocasından olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak. Zaten yoksul olan kadınlar, bu yollarda uzun yıllar mücadele verebilecek güçte değiller. Kaldı ki, bu yolu açan hukuktan kadını korumasını beklemek ne kadar doğru olur? Gittikçe tüm karar organlarına güveni azalan toplumun, bu kararla az da olsa var olan güveni tümden kayboldu.
Eğitimi 4 yıla düşürerek, gelecekleri karartılan kız çocuklarının, şimdi de imam nikahıyla erken evliliklerin daha da kolaylaşmasıyla, hatta kuma olaylarının artmasıyla karşı karşıya gelecekleri sürpriz olmasa gerektir.
Kadınların “Karar organlarında yarı yarıya olmalıyız” diye bas bas bağırması boşuna değil. AYM üyelerinin yarısı kadın olsaydı, bu karar kolayca geçebilir miydi? İnsan düşünmeden edemiyor doğrusu, “Acaba bu kararı alanların da düşlerini çok eşlilik mi süslüyor?” diye.
Kadınlar olarak çok öfkeliyiz çok! Ama öte yandan hiç de şaşırmadık diyebilirim. 19 kişi bir çocuğa tecavüz edip de tecavüzcülerin aklandığı mahkemelerimiz var bizim. O nedenle şaşırmıyoruz artık. Ama alışmadık da. Mücadeleden vazgeçmedik de.
Şöyle biz çözüm yolu bulunabilir mi diye kafa yoruyoruz. Madem imam nikahına bu kadar düşkünler. Bundan sonra nikahları resmi olarak imamlar kıysın. Ama bütün yasal hakları da içersin. Aynen resmi nikah gibi geçerli olsun. O zaman belki de çocuklar ve kadınlar bir parça olsun bu değirmende öğütülmekten kurtulur.
Devletin korumakla yükümlü olduğu kişileri, devletin elinden kurtarma yolu aramamız ne komik değil mi? Umarım gelecekte bunları okuyup gülerler. Çünkü ne yana koysam kanıyor.