Antalya  halkı şiddete karşı daha duyarlı diye düşünüyorum.

Bunda Antalyalı kadınların emeği unutulmamalı.  Bu duyarlılık sağlanana dek uzun yıllar çalıştılar. Kadına yönelik şiddete karşı sayısız eylem gerçekleştirdiler. Canla başla, hem de gönüllü olarak çalıştılar. Yaşadığımız kentin şiddete karşı duyarlı olması, özellikle kadın ve çocuklar için büyük şanstır. Bu şansı da kadınlara borçluyuz.

Hülya Afşar geçen gün yine şom ağzından önemli sözler kaçırdı. “Kadınlar da kaşınıyor, dayağı istiyor” deyiverdi. Sanki bu ülkede yaşamıyor gibiydi. Her gün 3 -5 kadının öldürüldüğü bir ülkede, bu sözü ağzından kaçıracak kaç aklı evvel vardır acaba? Ben çok olduğunu sanmıyorum. Üçü  beşi geçmeyen, dünya yansa el kadar hasırı yanmayanlar elbette olabilir. Onlar da kayda değmez. Hülya, eski kocasından şiddet gördüğünde, kadınlar destek vermiştir. Acaba o zaman kendisi mi kaşınmıştı? Gerçi “Yeteneksizsiniz” yarışmasına katılan çocukları ısıran Hülya’dan böyle davranışlar beklenir. Çocuğa soruyor “Benden korkuyor musun?” diye. Çocuk “Korkuyorum” diyor. Hülya Afşar, yine de çocuğun pantolonunu indirip poposundan ısırıyor. Programın yapıldığı televizyon kanalı sorumluları da bu olaya seyirci kalıyor. Hiç kimsenin dikkatini çekmiyor. Orada yaşanan Hülya’nın çocuklara uyguladığı şiddettir. Hem de çocuklar hiç “Kaşınmadan.”

Aslında yanlış olan, bu tür önemli konularda sadece ünlü diye konuşma hakkı tanımaktır. Hani bir söz vardır “Testinin içinde ne varsa, dışına o sızar” diye. Hülya, yeşil gözleri için ünlü olduysa, bu içinin de dolu olduğu anlamına gelmez. Bu tür önemli konularda konuşacak en son insan Hülya olmalı, diye düşünüyorum. Ona sorulacak sorular, kendi alanıyla ilgili olmalıydı.

Öte yandan kendisi de bir kadın, en azından hemcinslerinin neler yaşadığından haberi olmalıydı. Ama o şımarıklığının sınırını da aşarak, kendisini sosyolog sanmış ve kadınlar için yorum yapmaya kalkmış. Unutmasın ki, şiddet her kadının başındadır. Çünkü bu eril sistemin gereğidir. Aklı buna ermeyenler, bu konuda konuşmamalı.  Gazete kapaklarında görüntüleri çıktı diye,kendilerini bilge sanmamalı,  kadınları aşağılama hakları da doğmamalı.

Hiç bir canlı şiddeti hak etmez. Hiç bir canlı şiddet uygulama hakkına sahip değildir. Şiddet uygulanan değil, uygulayan ayıplanmalı, sorgulanmalı ve asla bağışlanmamalıdır. Bu bir insanlık suçudur. Kaşınmayla hiç mi hiç ilgisi de yoktur.

Şımarık Hülya’ya önerim; boyalı basın bile olsa, ara sıra gazete okumasıdır. Kitap okumadığı zaten ortada, ondan umudumuz yok. En kısa zamanda, medya üzerinden, bütün kadınlardan özür dilemeli. BU onun boynunun borcudur. Yoksa kadınlar Hülya’yı bağışlamaz.    

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here