
Katillerinizi merak ediyorsunuzdur. Söyleyeyim. Kâr, daha çok kâr adına her şeyi paraya çevirmeye çalışan bir avuç mutlu azınlıktır kendileri.
Maria Shalyapina (28), Zalyaeva Auliya (19) ve Marina Shevelyova’nın (22), Alexandr Zhbckov (28) ‘Viktoria Nıkoloeva (22) ya açık mektup.
Değerli arkadaşlarım,
Sizler öleli epey oldu. Ama öbür dünyadayken de bizden haber alacağınızı varsayarak size bu mektubu yazıyorum. Yaslı ailelerinize, annelerinize, babalarınıza hatta çocuklarınıza söyleyebilecek pek bir şey bulamadım. Onun için size yazmaya karar verdim. İsimlerinizin nasıl telaffuz edildiğinden ve bu şekilde yazıldığından da emin değilim. Ancak bildiğim çok genç yaşta öldürüldüğünüzdür. Bunu herkes bilsin diye isimlerinizin yanına yaşlarınızı da yazdım.
Sizi buraya bir Türkiye orijinli tur şirketi tanıtım turu için davet ettiğinde havalara uçmuştunuz. Tatil ülkesi Türkiye’yi görecektiniz. Zaten sizin doğduğunuz ve büyüdüğünüz ülke olan Rusya Federasyonunda Türkiye çok tanınan bir tatil yeriydi. Çok sayıda hemşeriniz tatilini geçirmek için Antalya’yı seçiyordu ve siz de çalıştığınız acentelerde bu tatil ülkesine turlar satıyordunuz. Türkiye’yi özellikle de en çok ve en rahat satış yaptığınız Antalya’yı internetten, broşürlerden ve otel tanıtım kitapçıklarından tanıyor ve –doğrusunu söylemek gerekirse biraz abartarak- müşterilerinize anlatıyor, onlara tatil satıyor ve maaşınızı bazen de komisyonunuzu alıyordunuz. Bu tanıtım turu sırasında, hem binlerce yolcu gönderdiğiniz Türkiye’yi görmek, hem otelleri tanımak hem de ücretsiz birkaç gün tatil yapmak istiyordunuz. Sevinç içinde ve merakla benim ülkeme geldiniz.
Arkadaşlarım, sizi hangi tur operatörünün buraya getirdiği bile tam olarak bilinmiyor. Gittikçe fakirleştiren, yoksullaştıran devlet müteahhitleri eliyle rayından çıkarılan üçüncü dünya ülkelerinin turizmiyle aynı kategoriye düşen Türkiye turizmi sanki çok iyiydi de, kötüleşmesin diye, sizi buraya davet eden Tur Operatörünün adını bilmiyoruz. Yanlış anlamayın, o tur operatörüne lanet okumak için değil, ama en azından bilgilenmek için bunu öğrenmek ailelerinizin ve bizim hakkımız diye düşünüyorum. Devlet, medya, turizm örgütleri bunu itinayla saklıyor, yanlış bilgilerle kafa karıştırarak bir sis perdesi arkasına itiyorlar.
Türkiye’ye indikten sonra otelleri gezdiniz, yerel yemekleri tattınız, broşürlerde veya internette gördüğünüz her şeye ilgiyle baktınız. Her şey yolundaydı ki, az satılan, çok uçak operasyonu olmayan ve Antalya’ya göre daha pahalı olan Bodrum’a geldiniz. Tur operatörü, o bölgeye yaptığı operasyonu size ballandıra ballandıra anlattı. Bodrum gece hayatını gösterdiler. Diskolar, barlar, gece kulüpleri, kafeler, yürüyüş yollarıyla tam bir eğlence merkezi olan Bodrum’u tanıdınız. Sizin ülkenizden gelen hemşerilerinizin ve sizin ilgilenmeyeceğine dair olan yanlış öngörüyle sizi Bodrum’um tarihinden uzak tuttular. Muhtemelen Halikarnasos sizin için sadece bir Disko adıydı. ( Eğer oralarda görürseniz, Artemisia’ya ve onun abisi Mausoleion’a çok selam söyleyin. Artemisia’nın ve yengesinin Kral Mausoleion için yaptırdığı anıt mezar dünyanın 7 harikasından biri oldu. Kalıntıların bulunduğu Halikarnasos ise şimdi çok ünlü bir tatil beldesi olarak tanınıyor. )
Orkan–5 isimli tekneyle bir Bodrum klasiği olan gece turuna çıkarak müşterilerinize satılacak ekstra turlardan birini daha size göstereceklerdi. Neşe içinde tekneye bindiniz. Size özel ilgi gösterildi, prensler, prensesler gibi ağırlandınız. İçtiğiniz ilk içkiler çok güzeldi. Mehtabın ışığı denize vurmuştu, atmosfer ve müzik ise sizi sarhoş etmeye yeterliydi ama üstüne bir de içki geldi. Size ısrarla votka ve Viski servisi önerildi. Votkayı zaten ülkenizde içiyordunuz, viskiyi tercih ettiniz. Birkaç bardak sonra viskinin tadı değişti, ama siz bunu geceye, müziğe ve hafif sarhoşluğunuza bağladınız. Sonra, gece bitti ve otelinize döndünüz. Uyudunuz… Uyanmadınız… Yıldızlara karıştınız gittiniz…
Katillerinizi merak ediyorsunuzdur. Söyleyeyim. Kâr, daha çok kâr adına her şeyi paraya çevirmeye çalışan bir avuç mutlu azınlıktır kendileri. Tekne sahiplerine verdikleri yüksek faizli kredilerin peşinde icra işlemleri yaptıran bankalardır. Türkiye turizmini sömüren birkaç tane uluslar arası tur operatörleridir. Turizm Bakanlığında bulunan üç, beş tane içi geçmiş, bürokrasiye tapan üst düzey bürokrattır. Hiçbir kontrol yapmayan Sağlık Bakanlığının siyasetçi üst düzey bürokratlarıdır. Siyasetçilerdir. Gelir ve getirim peşinde koşan belediyelerdir. Kısacası değerli kardeşlerim katiliniz kapitalizmdir.
Orkan–5 isimli, size mezar olan tekne “satıldı”, tırnak içinde satıldı. Alanya’ya geldi. Adı değişti, yeni adı “Mavi Deniz” oldu. Gene günlük turlar, gece turları yapıyor. Sizin zehirlendiğiniz içkilerden milyonlarca şişe zaten piyasada vardı, azalma olmadı. Her şey dâhil ucubesinden kaynaklanan fiyat düşürme yarışında da bir aksama yok. Yetkililer “Fiyat düşünce doğal olarak kalite de düşüyor, ölümler önlenemiyor” diye açıklamalar yaptı. Her şey dâhil dedik ya, diyorlar, ölüm de dâhil… Size tanrıdan rahmet, ailelerinize sabır dilediler.
Değerli, arkadaşlarım, mektubumu bitirirken sizi genç yaşta ölüme gönderenlerle ilgili bir şeyler söylememe izin verin. İleride, benim ülkemin aydınlık, özgür günlerinde bu yukarıda saydığım katillerden hesap sorulacak. Eğer o güzel günlerden daha önce ölürlerse de onları size gönderiyorum. Cehennem ateşine etil alkol döküp bu katilleri içine atın. Atın ki Maria’nın üç yaşındaki kızı Sofia annesiz geçecek bir koca ömrün intikamını alsın, atın ki Kuzey Kıbrıs’ta vatan, millet diyerek kaçak zehir üretenlerden intikam alınsın, atın ki Bodrum’a staj için gelen ve içtiği sahte içki ile öldürülen 17 yaşındaki Lise öğrencisi Muhammet İsa Soysal’ın intikamı alınsın.
Sizin ve bizim ortak hemşerimiz Nazım Hikmet’le bitiriyorum mektubumu. Oradaki herkese çok selamlar.
GİDERAYAK İŞLERİM VAR
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.