Akademiyi, Barışı Ve Yaşam Hakkını Savunmak İçin Ankara’ya gidiyoruz. Antalya’dan 19 Temmuz 2016 Salı günü yola çıkıyoruz.
20 TEMMUZ’DA AKADEMİYİ,BARIŞI VE YAŞAM HAKKINI SAVUNMAK İÇİN ANKARA’DAYIZ

Barış talebini dile getiren bildiriyi imzalayan 2218 araştırmacı ve akademisyen aylardır çeşitli suçlama, taciz, disiplin ve ceza soruşturmalarıyla karşı karşıya.

Vakıf üniversiteleri başta olmak üzere şu ana kadar 40 imzacı işten çıkarıldı, 1124 imzacıya ceza soruşturması açıldı, 4 imzacı tutuklandı, bir imzacı sınırdışı edilmek istendi. Yüzlerce imzacıya kendi üniversitelerinde idari soruşturma açıldı; idari görevler, jüri üyelikleri, burslar, yurtdışı ve ÖYP görevlendirmeleri iptal edildi.

Geldiğimiz noktada barış isteyen akademisyenlere yönelik baskı yeni bir boyut kazandı. 21 üniversiteden (18 devlet ve 3 vakıf üniversitesi) 44 akademisyenin dosyası YÖK’e gönderildi. 20 Temmuz’da ise Yüksek Disiplin Kurulu 25 akademisyenin dosyasını görüşecek.

Bildiriyi imzalayanlara yönelik baskılara karşı ifade özgürlüğünü savunan 611 öğretim üyesi ve 1402’likler olarak dayanışma gösteren akademisyen ve araştırmacılar da hedefte şimdi.

İfade özgürlüğünü tam da gerektiği yerde, savaş ortamında, yerinde ve öncü olarak kullanan bu akademisyenler için “işten çıkarma ve bir daha herhangi bir akademik kurumda veya kamu kurumunda iş verilmemesi” anlamına gelen bir ceza talep ediliyor. YÖK’ün 20 Temmuz’da vereceği karar, durumları daha sonra görüşülecek yüzlerce akademisyen için de bir örnek oluşturacak.

Yeni YÖK Yasa Tasarisi

Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen siyasi iradenin yönlendirmesiyle yürütülen bu soruşturmaların hiçbir hukuki dayanağı yok. Ancak TBMM’ye sunulan YÖK yasa tasarisi ile YÖK tüm öğretim elemanlarını tek başına ve re’sen sorgulayacak bir kurum haline getirilmek isteniyor.

Bu yasa yürürlüğe girerse akademi ve akademisyenlik mesleği tasfiye olacak. Savaşın yol açtığı ve akademiye de sirayet eden yıkım büyüyecek, eleştirel düşünce ve ifade özgürlüğü üniversitelerden tamamen kazınacak. Sekiz kentte, 40’a yakın bölgede ilan edilmiş olan ‘özel güvenlik bölgesi’ böylece akademiye de yayılarak işi araştırma bulgularından temellenen söz üretmek olan akademisyenler mutlak bir baskı altına alınmış olacak.

Yaşadığı toplumun, insanlığın, doğanın sorunlarına duyarlı olmak, yeterince görünür olmayanı görünür kılmak, toplumda sesini duymakta zorlandığımız insanların sorunlarını çözüm yaklaşımıyla dile getirmek akademisyenlerin asli sorumlulukları arasındadır. Oysa yeni YÖK yasa tasarisi akademisyenleri araştırma yapamaz, çözüm öneremez, söz söyleyemez hale getirecek. Bu durum kabul edilemez.

20 Temmuz’da Ankara’da buluşuyoruz

Savaş politikalarına tüm Türkiye’de ve dünyada hayır dediğimiz için, yaşam hakkını mesleğimizden gelen bilgi, değerler ve insaniyet ile savunduğumuz için, soruşturma ve baskılara maruz kalan tüm meslektaşlarımızın yanında olmak için 20 Temmuz’da Ankara’dayız.

20 Temmuz’u ‘Akademide ve Türkiye’de Baskı ve Savaşa Hayır!’ dediğimiz bir adalet buluşmasına çevirmek için, akademiyi bütünüyle baskı altına almak amacıyla çıkarılmak istenen YÖK yasa tasarısına hayır demek için, mesleğimizi, yaşam hakkını ve barışı savunmak için 20 Temmuz’da Ankara’dayız!

Hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı itirazı ertelemek, suskun kalmak bizi haksızlığın ve adaletsizliğin bir parçası kılar; tıpkı şimdi içinde yaşadığımız dönemde olduğu gibi. “Barıştan, özgür düşünceden yana herkesi 20 Temmuz’da dayanışma için Ankara’ya çağırıyoruz.

Barışın Akademisyenleri

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here