
“Halkın Gazetesi Halkla Beraber” başlığıyla BirGün gazetesinin Antalya’da düzenlediği söyleşiye yüzlerce kişi katıldı.
Muratpaşa Belediyesi Değirmenönü Kültür Merkezinde gerçekleştirilen söyleşinin Moderatörlüğünü Prof. Dr. Nursel Şahin yaparken, CHP Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Kara ve BirGün Yayın Kurulu üyesi Barış İnce konuşmacı oldu. Antalya’nın sorunlarının konuşulduğu Söyleşide çok sayıda katılımcı görüş iletti.
“Dünyanın en güzel kentlerinden biri yağmalanıyor. Suları, koyları, parkları.; kısacası tüm yaşam alanları ranta açılan Antalya halkı, BirGün gazetesine konuştu. Konuyla ilgili haber ayrıntılı olarak 6 Mart 2018 Salı günü, BirGün gazetesinde yayınlanacak.
FOTOĞRAFLAR İÇİN BU LİNKİ TIKLAYINIZ
İşte iktidarın hayalindeki Antalya: Parası olmayan kıyılardan yararlanmasın
Antalya’da köyler yandaş şirketlerin doğa tahribatıyla uğraşırken, merkezde yaşayan halk ise yağmadan, rant projelerinden, iktidarın dayattığı kentsel dönüşümden şikâyetçi
İşte iktidarın hayalindeki Antalya: Parası olmayan kıyılardan yararlanmasın
BARIŞ İNCE
Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak gösterilen Antalya’da, merkezde yaşayan halk yağmadan, yaratılan çevre tahribatından ve iktidarın dayattığı kentsel dönüşümden şikâyetçi… AKP’nin yaşam tarzına yönelik kimi dayatmalarına da tepkiler yükseliyor. AKP’li Menderes Türel, belediye başkanı seçildikten sonra yaptığı ilk basın toplantısında “Bol bol fotoğraf çekin, artık Antalya’yı tanıma imkânı olmayacak” sözünü tutacak gibi gözüküyor. Antalya’yı tanınmaz bir hale getirmek için iktidar partisi tarafından yoğun bir çaba sarf ediliyor.
Antalya merkezde şu an gündemde Konyaaltı sahil projesi, Boğaçayı projesi, Lara kıyılarındaki kurvaziyer limanıyla ilgili projeler var. Bu projeler, bir deniz kenti olan Antalya’nın sahillerden yararlanma koşullarını ortadan kaldıracak nitelikte. Yani yurttaşlar, tesislere para ödemedikleri müddetçe sahillerden yararlanamaz hale gelecek.
BirGün’e konuşan Antalya Kent İzleme Platformu’ndan Avukat Mustafa Şahin, “Konyaaltı sahil projesine göre büfeler, ticari alanlar inşa edilecek, kara yolunun bir şeridi kapatılarak yaya yolu yapılacak. Fakat buradaki temel problem, kıyı kenar çizgisini ihlal eden bir proje olması… Oradaki yapılaşmaların önemli bir kısmı, kıyı kenar çizgisini ihlal ettiği için hem risk anlamında hem de kullanım anlamında yapılaşma yasağına rağmen yapılıyor. Büfelere koordinatları belirlenerek şemsiye ve şezlong kiralama hakkı veriliyor, bu hukuken bir sahil işgalidir. Kıyı kanuna göre sahillere çit çekilemez, herhangi bir şekilde ticari amaçla sahiller kullanılamaz. Bu anlamda yasaya aykırılık söz konusu. Doğal olarak bunun sonucunda da kıyılardan sadece parası olan insanlar yararlanabilecek. Büfe bağlantılı çalıştırılacağı için kabinler, duşlar, tuvaletler de onlara endeksli çalışacak” diyor.
Tepki çeken bir diğer proje de Boğaçayı projesi… Denizi 750 metre boyunca Boğaçayı’nın yatağına sokarak, havuz gibi bir ortam yaratmak isteniyor. Bunun sonucunda dere yatağını 1,5 metre derine kazıyorlar. Çevrecilere göre bu proje, oradaki doğal yapıyı, dere rejimini tamamen değiştirmek demek. Şu anda Konyaaltı sahilinde var olan çakıl taşları Boğaçayı’nın getirdiği rüsubat (birikinti) denilen, binlerce yılda oluşan taşlardan oluşuyor. Boğaçayı’nda oluşan bu tahribat sonucunda o taşlar kazılıp denize geçişi engellendiği için çok kısa sürede kıyı erozyonu meydana gelecek ve o taşlar yok olacak. Sahil katılaşacak, ayak basılamayacak kadar sertleşecek. Yani geri dönüşü olmayan sonuçlar olacak.
Mustafa Şahin’e bunu yapmalarının nedenini sorduğumuzda şunları söyledi: “Amaç Boğaçay kıyısını yapılaşmaya açmak. Bu projenin etaplarından biri de Boğaçayı dere yatağının içinde marina yapmaktı ancak kent dinamiklerinin bilimsel destekli yoğun muhalefeti sonucunda dere yatağında liman yapılmasından vazgeçildi. Bu gelişmeye karşın Antalya Büyükşehir Belediyesi bu alana konut fonksiyonu ekledi.”
Kurvaziyer limanı projesi de Lara sahilini tehdit ediyor. 4 kilometrelik bir alan yapılaşacak. Yakın gelecekte yoksul kesimin sahillerden yararlanamadığı, kent dışına sürüldüğü bir Antalya manzarası ile karşılaşacağız.
Antalya’da bir diğer başlık da turizm… Özellikle Rus uçağı düşürüldükten sonra turizme büyük bir darbe inmişti. Ülkedeki savaş politikası ve şiddet ortamı, turist gelişini azalttı. Rusya ile yaşanan yumuşama ile birlikte turist gelişinde bir artış olmuş ama Antalya’da gözle görülür bir yükselişe henüz geçildiği söylenemez.
Eğitimde ve sosyal alanda gericileşmeye tepki
BirGün Minibüsü’nün etkinliğine katılan yurttaşların bahsettiği bir diğer konu da Antalya’da eğitimdeki dinselleşmeyle birlikte başarının giderek düşmesiydi. Söz alan öğretmenler, daha önce sınavlarda hep birinci çıkaran Antalya’nın giderek gerilemesine tepki gösterdi. Bunun nedenlerini eğitimdeki özelleştirme ve kamu okullarındaki dinselleşme olarak sayıyorlar. Öte yandan AKP’nin kadınlar plajı uygulaması ile kadınları toplumdan ayırmasına kadınlardan eleştiri geldi. AKP’nin Antalya’yı kendi rantçı ve gerici bakış açısı ile düzenlemek istediğinden bahsedildi.
Antalya’dan BirGün Minibüsü’ne büyük ilgi
Türkiye’nin çeşitli bölgelerini dolaşarak halkın sorunlarını yerinde dinleyen BirGün Minibüsü’ne Antalya’da yoğun ilgi vardı. 400’e yakın yurttaş “Halkın gazetesi halkla beraber” başlıklı etkinliğe katılarak sorunlarını ve sorularını iletti. Muratpaşa Belediyesi Değirmenönü Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye CHP Milletvekili Niyazi Nefi Kara ve BirGün Yayın Kurulu Üyesi Barış İnce katıldı. Dünyanın en güzel kentlerinden birinin iktidar ve yandaşları tarafından yağmalanmasına karşı çıkan halk, BirGün gazetesine bu konudaki halkçı tavrından dolayı teşekkür etti. Yurttaşlar tek tek söz alarak yaşam tarzına yönelik baskılardan, ortak kullanım alanlarının yok edilmesinden, doğa tahribinden, engellilerin yaşadığı sorunlardan, eğitimdeki sorunlardan bahsetti. Vekil Niyazi Nefi Kara da konuyu çeşitli şekillerde Meclis’e taşıdığını ve taşımaya devam edeceğini söyledi.
Doğa harikası Alara Çayı’nı şişeleyip satma peşindeler
Uçansu Şelalesi’ni de içine alan Alara Çayı üzerinde planlanan 8 HES, bölgeye zarar verecek. Arıcılık ve kirazla geçinen köyler boşaltılıp, halk TOKİ’ye yerleştirilmek isteniyor.
Antalya’nın Gündoğmuş ilçesi Kayabükü sınırlarında bulunan Uçansu Şelalesi’ni de içine alan Alara Çayı ve Küçükçay üzerinde planlanan 8 HES’ten 2’si olan Hayat 1 ve Hayat 2 Regülatörü ve HES projesiyle ilgili mücadele sürüyor. 2009’da başlayan mücadelede köylülerin davaları kazanmasına rağmen tuhaf sebeplerle kararlar bozulmaya başlanmış. Antalya 1’inci İdare Mahkemesi’nin, HES projeleri için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ raporunun iptaline yönelik kararı, Danıştay 14’üncü Dairesi tarafından geçen temmuz ayında bozuldu. Antalya 1’inci İdare Mahkemesi, Danıştay’ın bozma gerekçesi doğrultusunda karar vererek, bölgede yeniden bilirkişi heyeti tarafından keşif yapılması yönünde karar aldı. 16 Mart’ta yeni bir keşif olacak, yurttaşlar ona hazırlanıyor. Bilirkişilerin iktidarın istediği şekilde seçildiğine dair kaygıları var.
İktidar ile ilişki kurmuş olan firmalar Alara Çayı’nı borulara sokup şişeleyip satmak istiyor. Uzmanlara göre bu çay üzerinde enerji üretme olanağı yok. 8 kilometrelik çaya 8 HES yapılacak. Birinden çıkan suyu bir diğer firma kullanacak. Halk, Alara Çayı’nda suyun borulara girmesine karşı çıkıyor. BirGün olarak bölgede yaşayan halkı dinledik.
Antalya Gündoğmuş’ta yaşayan köylü Musa Çamlı, “Buradaki 8 köy kalkacak, TOKİ tarafından finanse edilecek bir yere yerleştirilecek. Tuz gölünün yanında bir yerden bahsediliyor. Burası UNESCO tarafından dünyada yaşanabilir 17 yerden biri seçildi. Dünyanın 5. kar suyu şelalesi burada. Uçansu Şelalesi burada… Herhangi bir canlının burada yaşaması mümkün olmayacak. Hayvanları elle tutup başka yere atacaklarmış, projede bu yazıyor. Bu akla mantığa aykırı” diyor.
Çiftçi Fikret Kılınç, geleceklerinden endişeli. Kılınç, “Kiraz yetiştiriyoruz, burada her ürün yetişir. Su olmayınca hayat bitecek. Her evde 100 arı kovanı var. Sürüler var. Bunları nasıl yerleştirecekler TOKİ’ye? Ne iş yapacağız? Teneke mi toplayacağız, aç mı kalacağız?” diye soruyor.
Köprülü Muhtarı Ayhan Yılmaz, bölgeye dair şu bilgileri verdi: “Kiraz alanında Türkiye’nin üçüncü organik tarımı yapılıyor. Oksijen fışkırıyor burada, balı çok meşhur. Bunca insan kendi emeğiyle geçiniyor. Ülkede o kadar işsiz var, biz nasıl iş bulacağız. Bize yaşam hakkı tanınmıyor. Dine inanıyorsanız, Allah’a inanıyorsanız bunu yapmazsınız. Burada enerji değil asıl amaç. Amaç suya sahip olmak ve suyu satmak… Verilmiş mahkeme kararlarına rağmen bu kararları bozuyorlar. Keşif parasını bile bize yatırtıyorlar. Her şeye rağmen hukuka inanıyoruz. Kazanacağımıza inanıyoruz. Yaşamak için direneceğiz.”
Adeta bir doğa harikası
Çevre Mücadelecisi, DEKAP Sözcüsü Birsen Tanyeri, bölgeye dair projeyi detaylı bir şekilde incelemiş. Tanyeri, “Bilirkişilere baktım. Ekibin içinde doğru düzgün akademisyen yok. Yandaşlardan isimler seçmişler. Daha önceki bilirkişilerin hepsi profesördü. Değiştirdiler” diyor. Tanyeri bölgenin ekolojik konumunu da şöyle anlatıyor: “Dünyanın sadece o bölgesinde yaşayan endemik canlılar var. Kaya kartalı dediğimiz kartal, kırmızı benekli alabalık sadece orada yaşıyor. Bu hidrobiyolog raporlarında var. Alabalık çiftlikleri var. Antalya Manavgat bölgesinin alabalık ihtiyacı buradan karşılanıyor. ÇED raporunu olumlu hale getirmeye çalışıyorlar. Alakır’da yaşanan vahşeti Türkiye gördü. HES projeleri sonrası Alakır kurudu. Bu bölgede Avrupa’nın 12 ülkesinin toplamından daha fazla endemik tür var.”