Birleşik Haziran Hareketi üyeleri Cumhuriyet Meydanı’nda bir basın açıklaması yaparak “Savaşa Karşı BARIŞ” istediler.

Birleşik Haziran Hareketi Antalya İl Yürütme Kurulu Üyesi Fatma Kayaoğlu’nun okuduğu açıklama sırasında sık sık “Savaşa Hayır Barış Hemen Şimdi”,”Katil IŞID İşbirlikçi AKP”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği” sloganları atıldı.

“AKP rejimi, ülkeyi ırkçı, milliyetçi ve mezhepçi bir eksende bölmekte ve her gelişmeyi baskı ve sindirme politikaları için fırsat olarak kullanmaktadır. IŞİD’in Suruç saldırısını bahane ederek, “iç düşman” olarak görülen Kürtlere, Alevilere, solculara ve bütün bir toplumsal muhalefete karşı bir cadı avı başlatılmıştır.” diyen Fatma Kayaoğlu , “Buradan ilan ediyoruz ki, eşitlik ve dayanışma temelinde, içeride ve dışarıda her türlü savaşa ve şiddete tüm gücümüzle karşı çıkacağız. Halkların emperyalizmin planları doğrultusunda birbirine kırdırılmasına izin vermeyeceğiz. Dinci gericilikle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Erdoğan’ın çatışma ortamını fırsat bilerek Başkanlık hayallerini diriltme hamlelerine pabuç bırakmayacağız.” şeklinde konuştu.

Kayaoğlu, AKP’nin memlekette ve bölgede yürüttüğü savaş politikalarına asla izin vermeyeceklerini vurgulayarak,” Ülkemizde eşitlik, özgürlük, barış, laiklik ve bağımsızlık mücadelesi AKP rejimiyle esaslı bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bunu mümkün kılmak için tüm toplumsal muhalefeti her yerde halkın birleşik ve örgütlü mücadelesini geliştirmeye, faşist baskılara karşı birlikte direnmeye çağırıyoruz.” dedi.

Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik Türkiye’si için
Türkiye uzunca bir süre AKP’nin hukuksuzluğa, yolsuzluk ve rüşvete, keyfilik ve otoriterliğe bulanmış anlayışı tarafından yönetilmiş, 7 Haziran seçimlerinde ise halk bu anlayışa dur demiştir.
Erdoğan cuntası, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan bu iradeyi hiçe saymış, içeride ve dışarıda ilan ettiği savaş aracılığıyla adeta bir darbe gerçekleştirmiştir.

AKP rejimi, ülkeyi ırkçı, milliyetçi ve mezhepçi bir eksende bölmekte ve her gelişmeyi baskı ve sindirme politikaları için fırsat olarak kullanmaktadır. IŞİD’in Suruç saldırısını bahane ederek, “iç düşman” olarak görülen Kürtlere, Alevilere, solculara ve bütün bir toplumsal muhalefete karşı bir cadı avı başlatılmıştır.

Hepimizin bilgisi dahilinde ve belgelenmiş olan gerçek şudur; ülke sınırlarını cihatçı çetelere kadro ve mühimmat temini adına kevgire çeviren, MİT tırları ile silah sevkiyatını organize eden ve o çeteleri Suriye’nin üzerine süren bizzat AKP rejiminin kendisidir. ABD emperyalizminin hedeflerine bağlı olarak Suriye rejimini yıkma iddiasıyla yola çıkan ve bu ülkenin iç savaşa sürüklenerek parçalanıp yerle bir edilmesinde en fazla vebali bulunanlar başta Erdoğan ve Davutoğlu olmak üzere tüm AKP yönetimidir.

Şimdi ise savaş suçlusu bu yönetim hükümet olma çoğunluğunu yitirmiş olmasına aldırış etmeden Türkiye’yi adım adım bir iç savaşa götürmekte, bizi biz yapan ve bir arada tutan kardeşlik bağlarına şiddetli bir şekilde saldırmaktadır. “IŞİD ile mücadele” diye başlatılan bu yeni savaş siyasetinin hedefine uzun süredir devam etmekte olan “çözüm sürecinin” muhatabı olan Kürt siyasal hareketi ve halkının konulması kabul edilebilir değildir.

Buradan ilan ediyoruz ki, AKP’nin memlekette ve bölgede yürüttüğü savaş politikalarına asla izin vermeyeceğiz. Komşularımıza yönelik bir savaşa da, üslerin emperyalizmin direktifleri doğrultusunda kullanılmasına da, topraklarımızın “eğit-donat” benzeri zırvalıklarla cihatçı fabrikası haline gelmesine de göz yummayacağız.

Buradan ilan ediyoruz ki, eşitlik ve dayanışma temelinde, içeride ve dışarıda her türlü savaşa ve şiddete tüm gücümüzle karşı çıkacağız. Halkların emperyalizmin planları doğrultusunda birbirine kırdırılmasına izin vermeyeceğiz. Dinci gericilikle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Erdoğan’ın çatışma ortamını fırsat bilerek Başkanlık hayallerini diriltme hamlelerine pabuç bırakmayacağız.

AKP tarafından ilan edilen bu savaşa verilecek en etkili yanıt, şiddeti yükseltmek değil, en geniş toplum kesimlerini biraraya getirecek kitlesel, barışçıl, güçlü bir karşı duruşun inşasıdır. AKP’nin savaş siyaseti karşısında, buna verilecek yanıtın halkların bir arada yaşama iradesini güçlendiren ve savaş çağrısını mahkûm edip boşa düşüren bir nitelik taşıması yaşamsal öneme sahiptir. Savaşın ve şiddetin karşısına, toplumsal dayanışma, mücadele ve örgütlülüğün genişletilmesi kararlılığıyla ve eşit yurttaşlık temelli bir Türkiye’de bir arada ve barış içerisinde yaşanması perspektifiyle çıkılması hepimizin sorumluluğudur.

Etnik ve mezhepsel eksende her kutuplaşmanın, emekçilerin ortak hak mücadelelerine, kamusal-sosyal hizmetler taleplerine, insan ve doğa ilişkilerini yeniden düzenleyen ekolojik toplum çabalarına zarar vereceğini, bütün bunların ise son tahlilde halkı egemenler karşısında güçsüzleştireceğini biliyoruz.

Ülkemizde eşitlik, özgürlük, barış, laiklik ve bağımsızlık mücadelesi AKP rejimiyle esaslı bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bunu mümkün kılmak için tüm toplumsal muhalefeti her yerde halkın birleşik ve örgütlü mücadelesini geliştirmeye, faşist baskılara karşı birlikte direnmeye çağırıyoruz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here