Rezan Kotil, kelebek misali, hepimizin yüz akı, gülen yüzüydü. O, kısa, ama nitelikli yaşadı. Rezan’ımız bir kelebek gibi uçtu gitti. Giderken bile o pırıl pırıl renkleriyle çevresini aydınlatarak. Yaşadığı kısacık 26 yıllık yaşamının hakkını vererek gitti. Onunla birlikte inşaat sektörü 3 teknik eleman yitirdi. Kazım Akıncı, Ali Rıza Işık ve Rezan Kotil.

25 Ocak 2012’de Çubukbeli’nde yağışlı hava nedeniyle kayarak 15 metre uçuruma yuvarlanan arabanın içinde daha yaşamının baharında uçuverdi renkli kelebeğimiz. Kelebeklerin ömrü kısadır. Bazıları bir buçuk gün, en uzun yaşayanı da bir hafta yaşar. Öyle de olsa kelebekleri sevmeyen yoktur. Onları görünce, ağlayan gözde yaş durur, hüzünlü yüz kaybolur, her yüze bir gülümseme gelir. Kelebeklerin izi kalır. İki günlük ömrü olan kelebek, bir yıl boyunca konuşulur. Çocuklar, eline kalemi alınca, kelebek çizer defterine. Adını bile yanlış söyleyen küçük ellerin ilk tanıştığı kelebeklerdir.

Rezan Kotil, kelebek misali, hepimizin yüz akı, gülen yüzüydü. O, kısa, ama nitelikli yaşadı. 80 yıl yaşayıp da başarılamayacak, farkında olunamayacak işler başardı. İnsan sevgisiyle dolu yüreği, haksızlıklara karşı öfkeli, bir o kadar da mücadeleciydi.

Bu şirkette daha çok yeniydi. Her gün Antalya’dan Burdur’a gidip gelmek zorundaydı. Günün 4 saati yollarda geçiyordu. Bir o denli de tehlikeliydi. Çubukbeli’ni bilirsiniz. Cevat Uyanık’ın “Yol ver bana Çubukbeli geçeyim” dediği yer. Yol vermedi Rezan’ımıza.

Elbette bu bir kader değildi. Öncelikle yollarımızı yapan sermayenin önce kesesindeki paracıkları düşünmesi yüzünden, nice canlarımızı erken verdik toprağa. Henüz tomurcukken, tohum gibi ektik Rezan misali.

Çubukbeli, bir dağın böğrünün yarılmasıyla oluşturulan, uçurumlu bir yoldur. Oradan geçen her yolcu, aşağı bakınca ürker, yüreği titrer. Bu işlerin uzmanı olmayan bile “Bu yol şu dağın altından geçiverse, hiç tehlike kalmazdı” diye düşünür. Olsa olsa biraz daha kesenin ağzını açmak gerekir. O denli güç de değil hani. Çünkü canların uçmaması için paralara kıymak.

Nice emekçiler, sermayenin vereceği kırıntılar yüzünden canını verdi. O kırıntılar ki, zaten ne zamanında geldi, ne de yeterince. Ekmek parası için emekçiler canından bezdirildi. Küçültülmeye çalışıldı. Küçültülemeyenler kırıldı, atıldı. Ama öyle yürekler var ki, ne küçültmeye, ne de kırmaya güç yeter. Rezan misali.

Rezan Kotil, bu işinden önce çalıştığı inşaat şirketinde, yaşamının sınavını verdi ve üstün başarıyla geçti. Sorumlu olduğu işçilerden birini şirket işten atmak istedi. Bunun için de Rezan’ın imzası gerekiyordu. Şirket, hem işten atmak, hem de tazminat ödememek istiyordu. Rezan, imzalamadı ve kendisi işi bıraktı. İşsiz, ekmeksiz kalmak pahasına işten çıktı.

Bir sosyalist gibi yaşadı. Onun paylaşımcı düşüncesi yalnızca dilinde değil, davranışlarında yaşamının her anındaydı. Yine aynı durumla karşılaşsa, hiç düşünmeden aynısını yapardı. Çünkü onun “Kâbe’si insandı, kuran da kurtaran da insandı.”

Rahat uyu renkli kelebeğimiz! Hepimiz, senin bıraktığın yerden mücadeleni sürdüreceğiz. Genç kardeşlerinle birlikte seni uğurlarken yemin ettik. Gençlik, bayrağını yerde bırakmayacak. Gencecik ve incecik halinle gözün yaşamakta kaldıysa da, arkada kalmasın. Gülen yüzümüz, uğurlar olsun sana binlerce.         

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here