5 Haziran GREVinin kamuoyuna duyurulması ve kamu emekçilerine çağrı yapılması
amacıyla KESK Antalya Şubeler Platformu Eğitim Sen’debir basın toplantısı düzenledi.
Basın açıklmasını okuyan Eğitim-Sen Şube Başkanı Nurettin Sönmez, tüm kamu emekçilerini yarın çok geç olmadan, bugün, iş ve ücret güvencesine, insanca yaşam güvenceli gelecek mücadelesine sahip çıkmaya çağırdı.
Antalya’da bütün kamu kurumlarında bugün itibarı ile referandumları bitirdiklerini ifade eden Sönmez,”Bütün işyerlerinde KESK’e bağlı her sendika grev örgütlemesini yaptı. Grev gününe kadar da bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Antalya’da güçlü bir şekilde 5 Haziran grevini gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.
İş ve Ücret Güvencemize Bugün Sahip Çıkmazsak Ne Zaman Sahip Çıkacağız?
Bildiğiniz üzere, kamu emekçilerinin çözüm bekleyen onlarca sorunu orta yerde dururken AKP iktidarı geçtiğimiz günlerde TBMM’ye yeni bir Torba Yasa tasarısı sunmuştur. Söz konusu tasarı ile başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere pek çok kanunda, kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile aylardır yaptığımız toplantılarda taraflar olarak üzerinde uzlaşma sağladığımız birçok konuya yasa tasarısında yer verilmemiştir.
Ne var bu torbada? Bu torbada, kamuda üst düzey yönetici olarak atanabilmek için gerekli koşulların alt üst edilmesi dolayısıyla kariyer ve liyakat ilkesinin tamamen ortadan kaldırılması vardır. Otoriter başkanlık sistemine giden yolun taşlarının döşenmesi için tıpkı 12 Eylül referandumun da olduğu gibi AKP’nin devletleşmesi sürecinin hızlandırılması vardır.
AKP’nin bu torbasında, “Hükümet memuru” yaratarak zaten doruğa çıkan siyasi kadrolaşmanın önündeki son kalelerin de işgali vardır. Kamu Hastaneleri Birlikleri düzenlemeleri ile hastanelerin yönetimine özel sektörden yüksek maaşla sağlıkçı olmayan CEO ların atanmasına benzer bir uygulamanın tüm kamu alanında genelleştirilmesi vardır. AKP’nin bu son torbasında işe göre personel değil yandaşa göre iş-mevki yaratma vardır.
Bu torbada fazla mesai ücretinin tamamen kaldırılmasıyla kamu emekçilerinin sefalet koşullarına itilmesi vardır.
Eğer kamu emekçilerinin başına örülmek istenen bu torba yasa tasarısı yasalaşırsa;
Kamuda, Müdür, İl Müdürü, Daire Başkanı kadrolara yapılacak atamalarda aranan sırası ile 8, 10 ve 12 yıllık hizmet süresi 5 yıla indirilecek. Bu pozisyondakiler için 5 yılın hesabında sadece kamudaki süreler değerlendirilecek.
6400 ek göstergeli Genel Müdür ve üstü kadrolara atanmada yine 5 yıl hizmet yeterli olacak. 5 yılın hesabında bu kez özel sektördeki süreler de değerlendirilecek. Üstelik bu kadrolara daha önce hiç memuriyeti olmayanlar da atanabilecek.
Müdür ve üstü kadrolara atanmada belirli süre o kurumda çalışmış olma, belirli bölümleri bitirmiş olma gibi şartlar aranmayacak.
Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlardaki üst düzey kadrolara meslek mensubu olmayanlar da atanabilecek. Örneğin Adalet Bakanlığına bağlı müdürlüklerin büyük bölümüne atanabilmek için, hukuk fakültesi mezunu olma, hâkim, savcı ya da avukat olma şartlarının yanı sıra ve kamuda belli bir hizmet süresine sahip olma şartı da ortadan kaldırılacak. Yani mesleğin gerektirdiği hizmet yılı, fakülte-eğitim şartları kaldırılacak. Adalet Bakanlığındaki üst düzey kadrolara İlahiyat Fakültesi mezunu, meslekle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar atanabilecek.
Böylesine önemli görevlere atanmada tek kriter sadece ve sadece AKP yandaşlığı olacak. Kamuda yıllarca hizmet eden gerekli şart ve nitelikleri taşıyanların başına bu Yandaş-CEO-Tüccar takımı amir olarak atanacak.
Bunun adı, AKP iktidarına biatte kusur etmeyecek “hükümet memurluğu” yaratılması değil de nedir? Zaten kamu alanında ciddi mesafe kaydedilen siyasi kadrolaşmanın tamamlanması değil de nedir? Bunun adı, kamu hizmetinin sürekliliğinin yok edilmesi, kamu personel alımında uyulması gereken kuralların yok sayılması değil de nedir?
Sürgün-Rotasyonla, bireysel performansa dayalı ücretlendirmeyle, kamuda güvencesizliği artıracak istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılması tehdidi altında tutulan milyonlarca kamu emekçisi “Korktuğumuz gibi değilmiş. Neyse torba yasa tarsısında bunlar yok” diyecek duruma getirilmiştir.
Öncelikle iş güvencesinin sadece kadrodan ibaret olmadığını hatırlatmak isteriz. Geleceğe güvenle bakmayı engelleyen her şeyin iş ve ücret güvencesinin bir unsuru olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla çalışma yaşamında belirsizlik yaratan, yarının nasıl olacağını görmeyi engelleyen her gelişme güvencesizliği derinleştirmektedir. Bugüne kadar kamu alanında güvencesizliği gittikçe artıran, istihdamı onlarca parçaya ayıran bir süreç yaşanmıştır.
Kanun Hükmünde Kararnameler ile kamu alanında taşeronlaştırma yaygınlaştırılmıştır. Esnek, performansa dayalı, kuralsız, güvencesiz çalışma biçimleri İş ve ücret güvencemizle doğrudan bağı dır.olmadı
Sonuç olarak bugün sadece sözleşmeli istihdamın karşılığı olan 4/B kadrosu veya geçici personel istihdamının karşılığı olan 4/C kadrosu değil bunlara göre daha göre daha avantajlı olduğu bilinen 4/A kadrosu da önemli bir tehlike ile karşı karşıyadır. İşin özü hangi ad altında istihdam edilirse edilsin tüm kamu personeli günümüzün çağdaş köleliği dediğimiz 4/C’li istihdama doğru hızla sürüklenmektedir.
Sizin vasıtanızla hala bu torba yasa tasarısının iş güvencesi ile ilişkisi olmadığını düşünenlere buradan sormak istiyoruz. Ehliyetsiz, vasıfsız ama sadece yandaş olduğu için üst düzey yöneticiliğe atanan amirlerin, müdürlerin, genel müdürlerin, müsteşarların olduğu bir kamu istihdamında kamu emekçilerinin sınırlı hale getirilen iş güvencesi derin bir darbe daha almayacak mı?
Biz, vicdanlarında kamu emekçilerinin sorunlarına yer vermeyenlerin torba yasa tasarılarından da medet umulmayacağı gerçeğini defalarca yaşayarak öğrendik. Aynı tehlike bugün de kapımızda.
Bugün kamu emekçileri olarak önümüzde iki yol var. Ya işimize, güvencemize göz koyanlara karşı geleceğimize sahip çıkmak için örgütlü mücadeleyi yükselteceğiz ya da AKP’ye biat eden hükümet memurluğu ile güvencesiz, esnek, kuralsız çalışmanın gönüllü kulları olacağız.
Biz tercihini birinci yoldan yana kullanan kamu emekçilerinin örgütü olarak mücadeleyi yükseltemeye kararlıyız
Bize sormadan hakkımızda karar alanlara haklarımıza ve geleceğimize sahip çıktığımızı göstermek için tüm yurtta, işyerlerinde sandıklar kurduk. Emekçiler kendi referandumlarını yapıyorlar.
Sadece bugün TBMM de olan” hükümet memurluğu” yasa tasarısına karşı değil her an bu tasarıya eklenme ihtimali hiç de uzakta olmayan sürgün-rotasyon düzenlemesine, performansa dayalı ücretlendirmeye, , iş ve ücret güvencemizin tamamen ortadan kaldırılmasına karşı; 5 Haziran 2013 Çarşamba günü yapacağımız GREV ile AKP iktidarını güçlü biçimde uyaracağız.
Biz de Antalya’da bütün kamu kurumlarında bugün itibarı ile referandumlarımızı bitiriyoruz. Bütün işyerlerinde KESK’e bağlı her sendika grev örgütlemesini yaptı. Grev gününe kadar da bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Antalya’da güçlü bir şekilde 5 Haziran grevini gerçekleştireceğiz.
Eğitim sisteminden olan velilerimizi,
Sağlık sisteminden yararlanamayan mağdur olan bütün vatandaşlarımızı,
Üniversitelerde, Liselerde baskı altında olan bütün gençlerimizi,
Kısacası iktidarın mağduru olan herkesi KESK’in grevine destek olmaya çağırıyoruz.
Son söz olarak tüm kamu emekçilerini yarın çok geç olmadan, bugün, iş ve ücret güvencesine, insanca yaşam güvenceli gelecek mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. 31.05.2013
Nurettin SÖNMEZ
KESK ANTALYA ŞUBELER PLATFORMU
Dönem Sözcüsü