Ordu’lu bir ailenin çocuğu olarak, İstanbul’da Orduluların en yoğun yaşadığı semtlerden biri olan Feriköy’de doğdum. Feriköy, benim yaşadığım seksenli ve doksanlı yıllarda bu semte önceden göç etmiş akrabalarım ile kadim halkların yoğun yaşadığı kozmopolitik bir bölgeydi. Nerelisin sorusuna “Ordu’luyum ama İstanbul’da doğup büyüdüm” gibi bir yere ait olamama, aidiyet hissedememe gibi karmaşık duygular içinde cevaplar verdim. Bir ayağımız hep Ordu’daydı. Her yaz köye- fındığa gidilirdi. Fındık, bir Ordu’lu veya Giresun’lu için, nerede yaşarsa yaşasın en önemli geçim kaynağıdır. İlköğretim ve lise yıllarımda hemen hemen her sene köyüme, fındığa gittim. Okul masraflarımı fındıktan çıkardım. Öğleye kadar bir çuval kendime, öğleden sonra bir çuval dedeme fındık toplardım. Fındık toplama işlemi bittikten sonra bahçelerde kalan fındıkları başak(1) yapardım. Babaannem, İstanbul’a dönüşlerimde fındık paramı kaybetmemem için atletime kese diker, parayı da onun içine koyardı. Fındık, sadece çerez değildi bizler için. Beni okutan en önemli geçim kaynağıydı. O yüzden mevzu fındık olunca daha hassas ve duygusal bakıyorum. En önemli geçim kaynağımızın yan gelir durumuna düşmüş olmasına çok üzülüyorum.

Dünya fındık üretiminin %70’i Karadeniz Bölgesinden elde ediliyor. Fındık üreticileri, yılda sadece bir kez mahsul veren fındığı, maalesef hükümetlerin yanlış tarım politikaları sonucunda yok pahasına satmak zorunda kalıyor. Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak konuyla ilgili olarak şunları ifade ediyor: “Karadeniz’de borçlar fındığa yazılır. Düğün, nişan fındığı bekler. Kim kendi ve ailesi için paraya dayalı bir plan yapıyorsa fındığa göre yapar. Çünkü fındık toplanınca borçlar ödenir, düğün, nişan planlanır, ertelenen ihtiyaçlar alınır, yüzler güler. Fakat uygulanan tarım politikaları nedeniyle artık fındık üreticisinin yüzü gülmez oldu.” (2)

Fındık üreticisinin sorununu bilmek veya anlamak için uzman olmaya da gerek yok. Dünya fındık üretiminin neredeyse dörtte üçünü elinde bulunduran köylü, fındığın fiyatını belirleyemiyor. Ve daha da acı olanı “serbest piyasa ekonomisi” denilerek şirketler, fiyat belirleyici sürece dönüştü. FİSKOBİRLİK’in piyasadan çekilmesiyle, yabancı sermaye yerli sermayeyi satın aldı. Türkiye piyasasında tekel oluşturarak üreticiyi kendine köle haline getirecek çalışmalar yapıyor. Hükümetin piyasacı tarım politikası sebebiyle hem fındık üreticisi hem de artık eski randımanı alamayan tüketici bu durumdan memnun değil.

Fındık üreticileri mutsuz ve umutsuz. En önemli geçim kaynağımız, gözlerini diktikleri doğamızla beraber yok edilmek isteniyor. Bu duruma kayıtsız kalamayız. Tekellerin, piyasacıların, şirketlerin hakim bırakıldığı sistem, kaybetmeye mahkumdur. Öznesinin insan olmadığı bir tarım politikası, okumak isteyen çocukların hayallerini suya düşürür. Çocukların umutları hayalleridir. Hayalleri köreltmeyin.

Görselde kullanılan fotoğraf goruk fındıktır. Goruk fındık: Fındık kurdunun deldiği delikli boş fındığa denir.

(1): Başak: Fındık toplama işleminin bitiminde, dal arasında veya yere dökülmüş fındıkları toplamaya denir. Kimin bahçesi olursa olsun başak yapılan fındık senin olur.

(2)- https://www.evrensel.net/haber/328288/findik-artik-borclari-odemiyor-ureticinin-yuzu-gulmuyor?utm_source=paylas

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here