Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez bir basın toplantısı düzenleyerek hazırladıkları ”Eğitimin Durumu” adlı raporu açıkladı.
Yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sendika binasında bir basın toplantısı düzenleyen Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Nurettin Sönmez, “2011-2012 eğitim öğretim yılı öncesinde, eğitimin çözüm bekleyen en temel sorunlarının çözümü için yeterince adım atılmadı” dedi.
Her yıl yaşanan sorunların geçtiğimiz yıl içinde daha da artarak devam ettiğini ifade eden Sönmez, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini talep etti.
Eğitim Sen’in 2011-2012 yılı öncesi hazırladığı “Eğitimin Durumu” raporu Türkiye’nin eğitim anlamındaki durumunu gösterecek ibretlik belgesi durumda.
Rapordaki ibretlik tablodan bazı başlıklar ise, Türkiye’de derslik sayısı oldukça yetersiz olması, okuma yazma bilmeyen 4 milyon vatandaşın 3 milyonunun kadın olması, öğrenim görme yaşına ulaşmış 1 milyon engelli vatandaşın sadece 30 bininin okuyabiliyor olması ve geçtiğimiz yıl vatandaşın cebinden eğitim için çıkan paranın 15 milyar dolar olması…
Derslik sayıları oldukça yetersiz
Türkiye’de 16 milyon 137 bin 436 öğrenci okurken bu öğrencilere sadece 488 bin 915 derslik hizmet veriyor. Yani 33 öğrenciye 1 derslik düşüyor. 16 milyon öğrencinin olduğu bir ülkede okul sayısı 69 bin 684’te kalıyor
Sözleşmeli öğretmenlerin durumu
Türkiye’de resmi rakamlara yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın rakamlarına bakılacak olursa rapora göre 146 bin 194 öğretmen açığı var. Hatırlanacağı üzere Ataması Yapılmayan Öğretmenler bu sayıyı 400 bin olarak açıklamıştı. Buna rağmen Ağustos ayında yapılan öğretmen ataması sadece 10 binde kalmıştı. AKP’nin seçim yatırımı olarak MEB’e bağlı öğretmenleri kadrolu yapmasına rağmen, rapora göre Türkiye’de sözleşmeli öğretmen sayısı 81 bin 902. Öğretmen açıklarının bir türlü giderilmediğinin vurgulandığı raporda sayıları 400 bini bulan işsiz öğretmen olduğunun da altı çiziliyor.
Kadınlar okuyamıyor
Raporda TÜİK verilerine göre 6 yaş üstü olan ve okuma yazma bilmeyen 4 milyon 672 bin 257 kişinin, 3 milyon 757 bin 201’ü kadınlardan oluşuyor. Yani kadınların yüzde 12.3’ü okuma yazma bilmiyor.
İlköğretimde okul sayısı azaldı
2002-2003 yılında ilköğretimde 35 bin 133 okul varken şimdi bu sayı 32 bin 797’ye geriledi. Bu durumun birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamalarının arttığının bir göstergesi olurken 2002-2003 eğitim yılından bu yana öğrenci sayısının da 600 bin arttığı yine raporda yer alıyor. Yani okullar azalırken, öğrenci sayısı artmaya devam ediyor.
Engelliler okuyabiliyor mu?
Türkiye’de 9 milyonun üzerinde engelli vatandaşın olduğunun belirtildiği rapor bir milyon engellinin sadece 30 binin eğitim aldığı gerçeğini gözler önüne seriyor.
Kadın öğretmenin yönetimde adı yok
Türkiye’de okul öncesi öğretmenlerinin yüzde 95’i, ilköğretimde yüzde 52’si, ortaöğretimde ise yüzde 41.92u kadın öğretmenden oluşurken, 58 bin 835 yönetim kadrosundan sadece ve sadece yüzde 8.98’i kadın öğretmenden oluşuyor.
Vatandaşın cebinden eğitime 15 milyar dolar
Rapora göre, geçtiğimiz yıl eğitim harcamaları için vatandaşın cebinden çıkan para MEB bütçesinin yarısına tekabül ediyor. Bu rakamın ise 15 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Dershaneler çığ gibi büyüdü
AKP’nin göreve geldiği yıl 2 bin 122 olan dershane sayısı şimdi 4 bin 99’a çıktı. Yine ucuz atanamayan birçok öğretmenin mecburen dershanelerde çalıştığı da raporda net biçimde görünüyor. Buna göre 2002 yılında sayıları 19 bin olan dershane öğretmenleri şimdi 50 bini geçti. Dershaneye giden öğrenci sayısı da iki katına çıkarak 600 binden 1 milyon 234 bine ulaştı.
Bir Eğitim Öğretim Yılını Daha Çözüm Bekleyen Sorunlarla Karşılıyoruz!
2011-2012 eğitim öğretim yılı 19 Eylül Pazartesi günü ders zilinin çalmasıyla başlayacak. Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır karşı karşıya kaldığı sorunlar, yıllar içinde artarak devam etmiş, bugün içinden çıkılamaz hale gelmiştir. 2011-2012 eğitim öğretim yılı başında, önceki dönemlerde olduğu gibi, eğitimin çözüm bekleyen en temel sorunlarını çözme noktasında yeterince adım atılmamış olmasından dolayı var olan sorunlar artarak sürmektedir.
Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar elbette bugün ortaya çıkmamış, yıllardır sürdürülen serbest piyasacı, eğitimi ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları ile “piyasa ilişkileri” içine çekmeyi hedefleyen bilinçli politikaların bir birikimi olarak bugünlere gelinmiştir.
AKP iktidarı döneminde söz konusu olumsuz birikimi daha da arttırmak için çok sayıda adım atılmış, eğitim sistemimiz adeta yap-boz tahtasına dönüştürülmüştür. Geçtiğimiz yıllar içinde kamu hizmetlerinde yaşanan yaygın ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları, bir bütün olarak eğitim sistemini ve eğitimin bileşenlerini de doğrudan olumsuz etkilemiştir.
Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, ilköğretim ve ortaöğretimde dershanelerin tarihte hiç olmadığı kadar öne çıkması, cinsiyet, etnik kimlik ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamalar, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, ücretli-vekil öğretmenlik uygulamalarının devam etmesi, yaşanan yoğun siyasi kadrolaşma uygulamaları, öğretmenlerin ek ders ücretlerinde yaşanan sorunlar, hizmetli, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan akademik ve idari sorunlar vb gibi pek çok sorunun çözümü için adım atılmadığı gibi, geçtiğimiz dönemde bu sorunlara yeni sorunlar da eklenmiştir.
2011-2012 eğitim öğretim yılı öncesinde derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açıklarına da çözüm üretilmemiş, okulların araç gereç ve fiziki altyapı ihtiyaçları giderilmemiş, eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarında kayıplar yaşanmış, üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli adımlar atılmamıştır. Kısacası her yıl yaşanan sorunlar geçtiğimiz yıl içinde daha da artarak devam etmiştir.
Yerelde de sorunlar farklı değil. Antalya yerelindeki okulların büyük çoğunluğu ikili eğitim yapmasına rağmen sınıf mevcutlarının özellikle merkezdeki okullarda 45 in üzerine çıkması eğitim öğretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Milli Eğitim Müdürlüklerinin bürokratik işleyişi ve eğitimin piyasaya açılmasını hedefleyen yerel çalışmaları okullarda sıkıntıların yaşanmasına yol açmaktadır. İKS, İş Ölçekleri vb. uygulamalarla öğretmenlerimizi mağdur eden çalışmalar yaygınlık kazanmaktadır. Eğitim emekçilerine yönelik hukuksuz birçok uygulama yeni sorunların yaşanmasına yol açmaktadır. Bunun en önemli göstergeleri açtığımız yüzlerce davanın büyük çoğunluğunun kazanılmış olmasıdır. Adaletli bir yönetimin olmadığı yerde eğitim sürecinin içerisinde olanları da olumsuz etkilenmektedir.
Eğitim Sen olarak eğitim sisteminde yaşanan sorunlar ile ilgili olarak hazırlamış olduğumuz “2011–2012 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu” başlıklı raporu kamuoyu ile paylaşıyor, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini talep ediyoruz.
Nurettin SÖNMEZ
ŞUBE BAŞKANI