Adamın her günü bir” telaş koşusu “içinde geçiyordu.

Hatta, yıllar önce birinin söylediği gibi “koşan ata nal çakma”ya çalışıyordu.

Emekli olduktan sora da iş de kurmuştu.

Sabahtan akşama kadar, yaz-kış, yağmur-güneş demeden Antalya sokaklarında en çok da kendisi koşuyordu.

Uzaktan bakanlar bunun daha çok maddi kazanç sağlamak için yapıldığını sanırdı.

Oysa o, bu çalışmanın biraz da hayatının diğer alanındaki sıkıntılarından kaçma çabası olduğunu biliyordu.

Yine öyle bir günde,müşterisinin bir kitaba gereksinimi vardı.

Türkiye’nin pek çok yerinde kar kapıyı çevirmişken, Şubat’ın Antalya’daki güneşli gününde,adliyenin önündeki kitap sergisine koştu.

Park yasağı işareti olduğu için arabasını adliyenin önüne koydurmazlardı.

Otopark da çalışanlara aitti. Dışarıdan birinin arabasını almazlardı. Daha önce denemişti. Görevli “yasak” diyordu.

Otoparkın yanında, “adliye taksi” yazılı bir tabela gördü. Önü-arkası boştu.

Taksici sandığı birine söylemek istedi. Adam taksici olmadığını söyleyince de arabasını boş yere durdurup hızlı adımlarla ellimetre ötedeki kitapçıya gitti.

Döndüğünde arabasının arkasına, çıkışı zorlaştıracak şekilde sarı, ticari taksinin konmuş olduğunu gördü.

Hemen sürücüye gidip durumu açıklamak istedi.Aldığı yanıt çok ilginçti:

– Eğitim şart !

Bir an ne söyleyeceğini bilemedi. Sonra:

-Kusura bakmayın, acelem vardı. Başka seçenek de yoktu! dedi.

Uzun boylu, saçları siyah boyalı,elli yaşlarındaki bıyıklı taksici yanıtını yineledi:

-Dedik ya birader, eğitim şart !

Baktı ki , bir şey değişmeyecek; arabasına binip oradan uzaklaştı.

Bir yandan da düşünüyordu:” Eğitimli olmak ne demekti? ” Okullarda okumaksa, yüksek okulu da bitirmişti.

Eğitmek ve eğitilmekse, kırk yıllık eğitimciydi. Empati yaparak da, karşısındakini ve onun duygularını anlamaya çalışıyordu.

Her gün mutlaka elli-yüz sayfa okuyor, bir internet sayfasında da yazıyordu.

Hatta yıllarca bir defter köşesinde bekleyen şiirlerini beş ayrı kitap olarak da bastırmıştı.

Yoksa eğitimli olmak “adliye taksi”yazılı yere arabasını koymamak mıydı?

Birden şöyle düşündü: Ya bu adam kendisine ” Buradaki koca yazıyı görmüyor musun? Kör müsün? ” deseydi ne yapacaktı?

Kendini daha rahat hissetti ve “telaş koşusu”na devam etmek üzere yola koyuldu.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here