Televizyonlar hiç durmadan, insanları dinleme, izleme, yakalama, cezalandırma ve etkisiz hale getirme gibi konularda yapılan yeniliklerden söz eder. Bir o kadar da tıp, teknoloji vb. alanlardaki gelişmeleri yayınlar.
Dikkatinizi çekti mi bilmem, birinci açıklamada sözü edilen gelişmelere karşın suç ve suçlu sayısında bir azalma yoktur.
Ama tıp ve teknoloji alanındaki gelişmeler birebir insan hayatına yansır. Ya sağlık alanında bir sevinç yaşarız; ya da bir takım teknolojik gelişmelerin hayatımızı kolaylaştırdığını hemen fark ederiz. Tabi bunlara sahip olurken nasıl bir parasal boyutla karşılaştığımızı söylemiyorum. Çünkü bu ayrı bir inceleme ve araştırma konusu.
Düğün değil, bayram değil bu da nereden çıktı diyeceksiniz. Hemen söyleyeyim, İç İşleri Bakanı İdris Naim Şahin’in copundan çıktı.
25 Eylül günlü Birgün gazetesinin sekizinci sayfasında şöyle bir haber vardı: İç İşleri Bakanı İdris Naim Şahin “Yeni coplar, sokakta vatandaşa sunulan güvenlik hizmetini daha kaliteli hale getirecek” dedi.
Bu coplar, ses efekti ve görüntüsüyle saldırganı caydırıcı bir özelliğe sahipmiş vs. vs.
Haber o günlerde televizyonlarda da yer aldı.
Coplar, mobesseler, “organik” biber gazları, skorsky helikopterler, predatörler, termal kameralar vb. o kadar çok ki insan devlet adamlarının vatandaşı için ne çok şeyler yaptığını düşünmeden edemiyor. Ama yine de hiçbir kötü olayın ardı arkası kesilmiyor. Yani sıfıra sıfır, elde var sıfır. Demek ki teknolojik gelişme suçun ortadan kalkmasına yetmiyor.
Peki ne yapmalı?
Bana göre insanlar arasındaki eşitsizliği en aza indirmeli. Sonra da eğitmeli.” Eğitim şart!” Hatta eğitim işin en kolay ve en ucuz yolu.
Neden yapılmaz?
İşte burası zurnanın zırt dediği yer herhalde. Yani insanların birbirleriyle uğraşmasından çıkarı olanlar mı var bilmem.
Örneğin şu bireysel silahlanmaya devletin nasıl izin verdiğini bir türlü anlayamıyorum. Vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü bir devlet var. Ama aynı devlet, bir kısım insanların, diğer insanları öldürmek için silahlanmasına ve binlerce vatandaşının öldürülmesine seyirci kalıyor. Bu kendi kendinin inkarı değil midir?
Eşitsizliğin ve eğitimsizliğin suç ve suçlu ürettiğini; asıl sorunun suçluyu yakalamak ve cezalandırmak değil, insanları suça yönelten koşulların kaldırılmasının gerektiğini aşağıdaki örneklerle açıklamak istiyorum:
1- Mobesselere karşın 2012’nin ilk altı ayında 162 bin trafik kazası olmuş.(Bir günde 900 kaza) 1463 kişi ölmüş. 623 milyon lira maddi hasar meydana gelmiş.
2002-2011 yılları arasında toplam 10 milyar liralık maddi kayıp yaşanmış. Bununla 10 derslikli 5000 okul; 8 binden fazla 200 kişilik öğrenci yurdu; 300’den fazla hastane ve 4.500 km. duble yol yapılabilirmiş.( Yaşadıklarımıza bakılırsa, otomobillerden insanlara yaşayacak yer kalmadı. Kredilerle bizim olmayan arabalara biniyoruz. Halen de “al! al!” diye pompalıyorlar.)
2-12 yılda 628 bin ton biber gazı satın alınmış. Bunun için de 21 milyar dolardan fazla bütçe ayrılmış.
3-Ülkemizde 40 milyon kişi her an bir silaha ulaşacak durumdaymış. Çünkü 8 milyon evde silah varmış. Her yıl bu silahlarla 3 bin kişi öldürülüyormuş.
4- Dünyadaki silahların %75!i orduların değil sivillerin elindeymiş.
5- Küresel silah ticaretinin 60-70 milyar dolar olduğu söyleniyor.
6- Bu nedenle yılda 750 bin kişi ölüyormuş.
Silah oradaysa, devlet buradaysa, sonuçları da şurada. Ölçün, biçin, toplayın, çıkarın, çarpın, bölün, yani siz de bir dört işlem yapın.
NOT: Ben bunları yazarken, CİNE 5, 3. Sayfa haberlerinde Antalya’da bir kavşakta bir günde 5 adet kaza yaşandığını MOBESSE’den gösteriyordu.