Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması-2013” adlı çalışma TÜİK tarafından başlatıldı.

“Türkiye’de dini hayata ilişkin araştırma yapmak amacıyla yapılan”  bu “ayrımcı” , “mezhepçi” ankette, TÜİK’in hali hazırda güvencesiz ve kölelik koşullarında yaşam mücadelesi veren  4-C personeli çalıştırılmaktadır.

-Cevaplanması gereken sorular-

11 Bakanlıktan daha fazla bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı , “Türkiye’de dini hayat araştırması- 2013 anketi için TÜİK’e ne kadar para ödemiştir? Eğer para ödenmişse bu ödenek çalışan emekçilere dağıtılacak mıdır?

Anayasanın 15. Maddesinin ikinci fıkrasına göre , “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde bile, kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz “ . Oysa bu anket hane halkının inançlarını sorgulayarak, dini eğilimlerinin belirlenmesini amaçlıyor.  Anketin 10.sorusu “Hangi dine mensupsunuz?” cevabınız  “İslamiyet”  değilse anket bitiyor. O zaman anketin adı neden  “İslami Hayat Araştırması” değildir? Neden camiye giden vatandaşlardan değil de hane hane dolaşıp anket yapılmaktadır? Diyanet İşleri Başkanlığı ayrımcı ve mezhepçi tutumunu “taşeron”laşan TÜİK üzerinden yürütmektedir.

Anketin 11. Sorusu “kendinizi hangi mezhebe ait hissediyorsunuz?”  Aleviyseniz işaretleyebileceğiniz bir şık yok. “Diğer” şıkkı işaretlemek zorunda kalıp  ‘öteki’leştiriliyorsunuz.

Ankette çalışan TÜİK 4-C’li Alevi, Ateist veya Müslüman olmayanların bu ayrımcı ankette çalışmama hakkı var mıdır? Vatandaşların gösterdiği veya göstereceği tepkileri göğüslemek neden 4-C’li personele bırakılmaktadır.  Güvencesiz çalışan personel böyle hassas ve bıçak sırtı bir ankette neden yalnız bırakılmaktadır? Kölelik koşullarında çalışan 4-C’liler,   bu anket için hafta sonu dahil 12 saati aşkın çalışmaktadır. Emekçilere fazla mesai ödemesi yapılmamaktadır.  TÜİK personelinin zaten yoğun çalışma temposu bulunurken birde angarya olarak bu anketin yaptırılması TÜİK idarecilerinin vicdanını sızlatıyor mudur?

Anket boyunca ‘cemaat’ ve  ‘dini gruplar’ üzerine bir çok soru var. Diyanet’in  cemaat ile ilgili olarak hazırladığı soruların amacı nedir?  “fişlenme”  kaygısı yaşayan vatandaşların bu hassasiyetleri neden göz ardı edilmektedir? Diyanet’in  ‘ısmarlama’  anketi bir çok soruyu gündeme getirmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve TÜİK bu sorulara cevap vermek zorundadır. Çünkü bu hükümet döneminde  Alevi vatandaşların evleri işaretleniyor, Roman vatandaşlar yurtlarından sürülüyordu (bakınız Selendi sürgünü). Siyasal İslamın iktidarda olduğu bu dönemde azınlıkların , muhaliflerin, yoksulların baskı altında tutulması yaşam alanını daraltmaktadır. Demokrasi dediğimiz şey çoğunluğun azınlığa tahakkümü değildir.  Devamlı “Ben” diyen kendi gibi düşünmeyenlere “onlar” diyen ayrımcı bir egonun kurumlarından çok şey mi bekliyoruz acaba?

İnan Yücesoy

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here