Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk yönetim kurulu üyeleri ile birlikte düzenlediği
basın toplantısında , bir okulda kısa etek giyen öğrencileri takip için ‘Erkek timi’ oluşturulmak istenmesi, Korkuteli’de bir öğretmenin de öğrencileri pergelle dövüp üzerinde ‘Eğitime destek çubuğu’ yazılı sopa bulundurmasıyla ilgili basına bilgi veren öğretmenlerin kim olduğuna ilişkin ‘cadı avı’ başlatıldığını söyledi.

Kepez Atatürk Anadolu Lisesi’nde kısa etek giyen kız öğrencileri takip için müdür yardımcısı Filiz G.’nin ‘erkek timi’ kuracağı yönündeki iddialar öğretmenler kurulu toplantısında gündeme geldi ve tutanak altına alındı.

Korkuteli İlçesi’nde ise, Yazır Fevziye Polat Ortaokulu’nda Adem Ü. adlı ücretli öğretmenin, deneme sınavında yanlış sayısı kadar öğrencilerin eline pergelle vurarak dövdüğü ve Tatköy Ramazan Karabağır Ortaokulu’nda da üzerinde ‘eğitime destek çubuğu’ yazılı bir sopa bulundurduğu yönündeki şikayetler oldu.

İki olaya ilişkin de Milli Eğitim Müdürlüğü ve savcılığa şikayette bulunan Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk, yürütülen soruşturmalarda Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişlerinin, bu olayları basına kimin sızdırdığına yönelik ‘Cadı avı’ başlatıldığını söyledi. Öztürk, “Kamuoyuyla paylaştığımız ‘taciz timi’ ve ‘eğitime destek çubuğu’ olaylarında kerhen işlem yapan il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, ‘bu olayları basına, kamuoyuna kim sızdırdı’ diye araştırma yapmaktadır” dedi.

Kadir Öztürk, taciz timi olayında öğretmen ve öğrencilerin ifadelerine başvuran müfettişlerin Eğitim Sen işyeri temsilcisi olan ve öğretmenler kurulu toplantısındaki yazman öğretmen Ülkü Tok’a yönelik, ‘Ülkü hanım kurulda tutanağın fotoğrafını çekti mi?’, ‘Basına o mu verdi?’ gibi sorular yöneltildiğini söyledi. Öztürk, soruşturmada ayrıca ‘soruları kim sordu, cevap neydi, müdürün tepkisi ne oldu’ gibi sorular sorulduğunu da dile getirdi.

Jandarma, hem de müfettişlerin Yazır ve Tatköy’deki ortaokullarında dayak olayına ilişkin yönetici, öğretmen ve öğrencilerin ifadesini aldığını belirten Öztürk, buradaki üyeleri olan öğretmenlere de ‘sopanın fotoğrafını sen mi çektin’, ‘basına sen mi verdin’ gibi sorular yöneltildiğini açıkladı. Öztürk, öğrencilere dayak olayına ilişkin hem rehberlik öğretmeni hem de okul müdürlüğüne yapılan öğrenci şikayetlerine ilişkin tutanakların da iki soruşturmada kullanıldığını kaydetti.

Öztürk, Milli Eğitim’de olanları eleştirmenin bir sendikanın ve yetkili organlarının hakkı ve görevi olduğunu ifade ederken, “Burada sorumlu ilan edilenler de sendika üyeleri ve temsilcileri olmakta, onlar üzerinde baskılar kurulmaktadır. Eğitim Sen üyeleri, emekçilerin üzerinden elinizi çekin. Gerekirse kapılarınızda günlerce eylem yapar, o koltukları size dar ederiz” dedi.
Saygı değer basın emekçileri,
Ceberrut, kibirden egosu şişmiş bu iktidarın eğitime bakanları, eğitimi kendi istek ve arzularına göre yönlendirirken her tür eleştiriye de kulaklarını tıkamıştır. Olumsuzlukları ifade eden, gördüğü yanlışları dile getiren kişi ya da kurumları düşman ilan etmiştir.

Yanlışı düzeltmek ve eleştirilerden ders almak bu iktidarın lügatinde yoktur. Bu iktidarın bürokratları da maalesef iktidar gibi düşünmektedir. Okullarda en alt düzeydeki hatalara, eksiklere yöneltilen eleştirileri bile kendilerine yönelmiş bir taarruz olarak algılamaktadır. Kısaca bu iktidar, hükumet edenler ve bürokratları paranoyak olmuştur.

İlimizde Milli Eğitimde yaşananları eleştirmek bir sendikanın ve yetkili organlarının hakkıdır ve görevidir. Yerellerde yaşanan sorunları, olumsuzlukları, yöneticilerin sorunlu uygulamalarını da kamuoyuyla paylaşmak, düzeltilmesini istemek de asli işlerindendir.

Antalya’da yaşanan ve kamuoyuyla paylaştığımız, “taciz timi” ve “eğitime destek çubuğu” gibi olaylar nedeniyle kerhen işlem yapan İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri, “bu olayları basına, dolayısıyla kamuoyuna kim sızdırdı” diye araştırma yapmaktadır. Burada sorumlu ilan edilenler de sendika üyeleri ve temsilcileri olmakta, onlar üzerinde baskılar kurulmaktadır.

Tekçi, üstenci, ben bilirimci bu anlayış bilmelidir ki hesap verecekleri zaman yakındır. Hesap vermekten kaçamayacakları gibi toplumsal olarak lanetleneceklerini unutmasınlar. İktidarın gölgesine sığınanlar, onun gölgesi kalktığında sığınacak yeni gölge arayacaklar.
Saygı değer basın emekçileri,
Sendika demek emekten, emekçiden yana olmaktır. İktidardan, bürokrasiden yana olan kurumlara sendika denilemez. İktidardan nemalanarak sendikacılık yapılamaz. Eğitim Bir Sen ya emekçileri savunmalı ya da adındaki sendika ibaresini çıkarmalıdır.

İktidar güdümlü sendikanın temsilciliği gibi çalışan İlçe ve İl Milli Eğitim yetkililerine sesleniyoruz:
Bu devran hep böyle gitmeyecek, elimiz yakanızda olacak. Hesap vereceğiniz zaman sandığınız kadar uzak değil…
Hukuku eğip büken iktidarınıza da size de bir gün hukuk lazım olacak. Yandaşlığınızı ve tutarsızlığınızı hem toplum hem de emekçiler asla unutmayacak.

Eğitim Sen üyeleri yani eğitim emekçilerinin üzerinden elinizi çekin. Eğitim Sen’lilerin inançlı ve kararlı duruşunu sınamak ne size yarar sağlar ne de eğitime. Gerekirse kapılarınızda günlerce eylem ve etkinlik yapar, o koltuklarınızı size dar ederiz.
Değerli basın emekçileri,
Eğitim – öğretimin geldiği hal yürekler acısıdır. Fiilen eğitim özelleştirilmiş, eğitimin tümüyle yükü veliler üzerine yıkılmıştır adeta. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında kamu okullarında neredeyse öğrenci kalmayacaktır. Pıtrak gibi çoğalan ve adı dershaneden kolej ve liseye dönen okullar, öğrenci bulmak için devlet okullarına yöneleceklerdir.

Bu dershane ve okulların pek çoğunda ataması yapılmayan öğretmenlerin emekleri insafsızca sömürülecektir. Dolayısıyla böylesi devasa sorunlarla uğraşmak dururken bizimle ve üyelerimizle uğraşanları tekrar uyarıyor ve bu sorunların takipçisi olacağımızı hatırlatıyoruz…

Kadir ÖZTÜRK

ŞUBE BAŞKANI

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here