
“Kalbim / kederin kime / Uzak sensin” Ş. Erbaş
10 Mayıs 2015, “Anneler Günü” olmaktan utandı, sadece acılı mayıs günlerinden biri oldu. Zaten Mayıs ayı bizim en acılı ayımızdı, ona bir gün daha eklendi ve biz, “Anneler gününü” kutlamadık. Yönetenler ve yönetemeyenler, bugünün içini boşaltmak ve kadını anneliğe hapsetmek için var güçleriyle çalıştılar. Anneler hakkında güzel söz söyleme yarışına girdiler. Onlardan etkilenenler, birer küçük mutfak eşyası alarak, annelerine rollerini anımsattı. “Sizin yeriniz mutfaktır, yerinizi bilin, sokaklarda dolaşmayın, sosyal yaşama karışmayın” dercesine.
8 Mart’ın da içini boşaltmaya çalıştılar. İnsanları yanıltarak, “8 Mart Kadınları sevindirme günü” gibi gösterip eline bir çiçek alan, karısına, sevgilisine koştu. Oysa 8 Mart, kadına “Uyuma, seni sömürüyorlar, haklarını bil, farkında ol” diyen bir gündü. Bu anlamını unutturmak için, cici bici bir gün diyerek, onu soymaya, çırılçıplak koymaya çalıştılar. İşte bu nedenle biz, anneler gününü kutlamadık.
Anneler gününü kutlamadık çünkü, 1 Mayıs 1977 ‘de gök ekini biçer gibi biçilen gençlerimizin annelerinden; beş yüz ellili haftadır, ellerinde, faili meçhule giden çocuklarının fotoğraflarıyla bekleyen Cumartesi Anneleri’nden utandık. 6 Mayıs’ta darağacında asılan, suçu insanı sevmek olan, üç fidanın annelerinden utandık. Soma’da ölüme yollanan, maden işçilerinin annelerinin soru dolu bakışları bizi yerin dibine batırdı. Sokaklarda çember çevirme yerine, zindanlara attığımız bebelerin annelerinden saklanacak delik aradık. Okul çağında, okul yolunda seksek oynama yerine, kulakları ustasının elinde olan çocukların annelerinden utandık. Okullarda bilim yerine safsata ezberlettiğimiz, adına “Eğitim” dediğimiz, kandırdığımız annelerin masumluğundan utandık. Son on iki yılda öldürülen beş bin kadından utandık. Seçim yaklaşırken, seçilemeyecek yerlere yerleştirip “Kadınları da listeye aldık” diyen partiler adına kadınlardan utandık. Savaştan kaçan bebelerin bedeninden yararlanmaya çalışanlar adına utandık. Çocuklarını çöpten beslemeye çalışan annelerin yüzüne hiç bakamadık. Bunlardan birinci derecede sorumlu olanlar adına biz utandık. Yani utanmayanlar adına utandık ve biz anneler gününü kutlamadık.
Dostoyevski der ya “Herkes, her şeyden, herkese karşı sorumludur.”
İşte o yüzden utandık.