HAZİRAN’ın 12 Eylül faşist diktatörlüğünün 35. yıldönümünde, AKP rejiminin ve sarayın
Türkiye halklarına yönelik başlattığı savaş ve terörüne karşı ‘birlikte yaşamı savunmak’ için çağrısıyla Antalya’da da eylem yaptı.

Antalya Birleşik Haziran Hareketi üyeleri 12 Eylül askeri faşist cuntasının 35. yıl dönümü ve son yaşanan faşist saldırıları ve savaş politikalarını protesto için Cumhuriyet Meydanında basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması öncesi 12 Eylül döneminde katledilen devrimciler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Cumhuriyet meydanında toplanan HAZİRAN üyeleri sık sık “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz”,”Saray savaş halklar barış istiyor”, “Kahrolsun AKP diktatörlüğü, yaşasın halkların kardeşiliği” sloganları attı

Birleşik Haziran Hareketi adına basın açıklamasını Birleşik Haziran Hareketi Antalya yürütme kurulu üyesi Fatma Kayaoğlu yaptı.
Basın açıklaması bitiminde söz alan Haziran üyeleri serbest kürsü oluşturarak konuşmalar yaptılar

Birlikte Yaşam İçin Savaşı Durduralım

Tam 35 yıl önce, 12 Eylül 1980’de, darbeciler “akan kardeş kanını durdurmak için” yönetime el koydu. Yalan söylüyorlardı, amaçları akan kanı durdurmak değil, başkaldıran, isyan eden, hakkını arayan, hesap soran halkı susturmak, korkutmak, sindirmekti.

İlk işleri sendikaları kapatmak, sendikacıları tutuklamak, grevleri yasaklamak oldu. Dönemin büyük patronlarından biri darbeci Kenan Evren’e “tebrik mektubu” gönderirken, başka biri “bugüne kadar hep işçiler güldü, artık gülme sırası bizde” diyordu.

12 Eylül adıyla sanıyla bir “sermaye darbesi”ydi, sömürü düzeni devam etsin diye yapıldı. Sömürü düzenine isyan edenlere, greve çıkan işçiye, boykota giden öğrenciye, başkaldıran köylüye karşı yapıldı.

12 Eylül laikliğe ve aydınlanmaya ihanet darbesiydi. Darbeden sonra zorunlu din derslerini anayasaya koydular, imam-hatipleri çoğalttılar, tarikatları palazlandırdılar, yeşil sermayenin önünü açtılar. Ülkeyi esir alan ve bugün AKP diktatörlüğüne giden yolu açan tarikat-siyaset-ticaret ağını darbeciler kurdular.

12 Eylül, hakkını aramayan, hesap sormayan, örgütlenmeyen, sendika kurmayan, greve gitmeyen, bu bezirgân saltanatına sesini çıkarmayan, “bağımsız Türkiye” demeyen bir halk yaratmak için yapıldı. NATO, ABD ve darbeciler halkımızın en güzel değerlerini hedef aldılar, dayanışma ve direnme ruhunu ortadan kaldırmak için halka savaş açtılar.

Darbecilerin gericiliğe sonuna kadar açtığı kapıdan girenler yıllar sonra iktidar oldu. AKP, bizzat darbenin bir ürünü olarak doğdu, darbecilerin izinden gitti, 12 Eylül’den ilham alan kendi rejimini kurmak için harekete geçti. Halkın alın teriyle kurulmuş fabrikaları sermayeye peşkeş çekti, madenleri, ormanları, limanları dereleri sattı, memleketin her bir karış toprağını talana ve ranta açtı. Din dersini anaokullarına kadar soktu, 10 yaşındaki kız çocuklarını gericiliğin kollarına attı.

Tam beş yıl önce, 12 Eylül 2010’da, darbenin ürünü olan sömürünün ve gericiliğin partisi, güya “12 Eylül’le hesaplaşma” adı altında bir referandum müsameresi sergiledi. AKP, arkasına dizilen ve “yetmez ama evet” diyenlerin desteğiyle yapılan referandumla ikinci bir 12 Eylül darbesi daha yaptı. Bu referandumla, yargıyı da bütünüyle ele geçiren ve kendi diktatörlüğünü kurma yolunda çok önemli bir adım atan AKP, devletin mutlak sahibi haline geldi.

Bugün Türkiye AKP diktatörlüğü tarafından zifiri bir karanlığa sürükleniyor. Sarayda oturan ve kendini padişah zanneden Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi bir kardeş kavgasının, bir iç savaşın içine atmaktan çekinmiyor. Sarayından her gün savaşı körüklüyor, her gün bölücülük yapıyor, her gün yoksul halk çocuklarının birbirini öldürmesi için yeni planları devreye sokuyor.

AKP rejimi ve Erdoğan, kandan besleniyor. Soma’da ölen işçinin kanından, Gezi’de katledilen çocukların kanından, savaşta ölen Türk ve Kürt gençlerinin kanından besleniyor! Erdoğan gencecik ölülerin cesetleri üzerine bir saltanat kuruyor, Kaçak Saray halk çocuklarının cesetleri üzerinde yükseliyor!

Birleşik Haziran Hareketi olarak ilan ediyoruz ki, 12 Eylül günü, 12 Eylül’ün ürünü AKP kendine yakışır bir şekilde kongresini yaparken, bizler de Türkiye’nin her yerinde olacağız, darbecilerle ve darbenin ürünü AKP rejimiyle ve Erdoğan’la hesaplaşma kararlılığımızı bir kere daha haykıracağız!

Ve Birleşik Haziran Hareketi olarak ilan ediyoruz ki, Soma’da, madenlerde, inşaatlarda ölen her işçinin, Gezi’de katledilen her gencin, Sarayın savaşı adına birbirine kırdırılan emekçi çocuklarının ve yasal mermilerle katledilen kirli savaşın kurbanı minicik bedenlerin hesabını soracağız!

Haziran direnişinde olduğu gibi milyonlar olacağız, AKP’yi devireceğiz, kaçak sarayı Erdoğan’ın başına yıkacağız. “Gecelerinde aç yatılmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen” bir ülkeyi, eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin Türkiye’sini, yani Haziran Türkiye’sini hep beraber, omuz omuza kuracağız!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here