
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Alanya Şubesi tarafından ‘Eğitimde Dönüşüm Politikaları’ konulu konferans gerçekleştirildi. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Konferans Salonu’ndaki konferansa Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Sağdıç, CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer, Eleştirel Pedagoji Dergisi Editörü Ünal Özmen konuşmacı olarak katıldılar.
‘Kaderimiz de kederimiz de ortak’
Konferansın açılış konuşmasını yapan Koca, organizasyona katkı sağlayanlara teşekkür etti. Koca, “Bu aydınların bu kadar hızlı çalışmaların bir nedeni var. Ülke bir karanlığa sürükleniyor. . Eğitim Sen olarak parasız, laik, bilimsel eğitim, yoksulluğun giderilmesini her ortamda savunduk. Savunmaya devam edeceğiz. Okullarımız sokaklarımızı, şehrimizi, dünyayı aydınlatacak bir kurum. Biz bunu köy enstitülerinden miras aldık. Okullar sokağın aydınlık yüzü. AKP 4-4-4 sistemiyle tüm yaşam alanlarına girmek istiyor. AKP şükürcülüğü geliştirip kapitalizmi başına bir taç olarak mı takmak istiyor? Bu sorulara cevap verebilirsek kaderimizin de kederimizin ortak olacağını göreceğiz” dedi.
‘Okulları imam hatipleştirdiler’
CHP Eskişehir Milletvekili Usluer de, “Türkiye’de öğretmen olmak zor. Kadın olmak da zor. Üniversitelerdeki kadın rektör sayılarına baktığınızda 2-3 tane var. Özel sektörde bu durum daha iyi. YÖK’te en büyük kıyım Abdullah Gül döneminde yaşandı. Baktım ki sadece eleştirmekle, sandıkta oy atmakla olmuyor. Siyasetin içine girmek lazım. Sendikalar da aslında mesleki örgütler ve bir siyasi oluşum diye düşüyorum. 15 yılda AKP siyasi islamı kurmak için yapı taşlarını döşedi. Kendine uygun kuşaklar oluşturmak için eğitim sistemiyle oynandı. Bir gecede düz liseler anadolu lisesi oldu. Bir isim değişikliğiyle eğitimin kalitesi artmıyor. Okulları imam hatipleştirdiler. İmam hatiplere orta kısım getirdiler. Başarısı düşük çocukları imam hatiplere yönlendirdiler. Bugün muhafazakar kesim bile imam hatiplerden memnun değil. Sık sık mevzuatı değiştirdiler. Türkiye’de 600 civarında sıbyan okulu var. Bu okullarda çalışanlar camilerde çalışanların eşleri. Sıbyan okullarıyla ilgili ciddi bilgilere ulaştık. Pazartesi yeniden soru önergesi vereceğim. 4-4-4’ten sonra eğitim ücretsiz değil, paralı. Okul öncesi eğitim çocuğun şekillendirildiği dönem. Liyakatsizlik aldı başını yürüdü. Bir anda insanlar müdür, müdür yardımcısı oldu. Yıllardır müdür olanlar da görevlerinden aldı. Bu kişiler mahkemelere başvurup kazandı ama geri dönemedi. Çoğu okulun imam hatip mezunu olduğunu görüyoruz. İmam hatip mezunları müdür olamaz demiyoruz ama adaletli bu sağlanmalı. 6 milli eğitim bakanı değişti. Ben onlara sisteme bakan diyorum. Çelik, ‘Eğitimde reform yapacağız’ dedi ama son bakan da değişiklik yaptı. TEOG da Nabi Avcı’nın ürünü. Avcı, nasıl TV’den duyduysa İsmet Yılmaz da bana göre TV’den duydu. TEOG ne yahu denilmesinin ardından MİS’i koydular. Mis gibi sınav. 15 yılda sınav soruları yanlış, soruları çaldılar dediler. Dünyada sınavsız bit sistem mümkün değil. Ölçeceksiniz ama başarısızlığı değil, başarıyı. Bakan Yılmaz, bu sistemden memnun değiliz dedi. Öğretmenler bu sistem içinde en çok sıkıntıyı çekenler. Öğretmenler güvencesizleştirildi. Darbeden sonra sözleşmeli öğretmenliği çıkardılar. 4 yıldan sonra 2 yılı çıkardılar. Sonra nereye gidersiniz belli değil. Öğretmenlerin güvenceli çalışma içinde olması, işe girişte mülakat sisteminin kaldırılması dedik. Güvenlik soruşturmaları o kadar uzun sürüyor ki o atandı denilen öğretmenler atanamıyor. Dönemin başbakanı Erdoğan, ‘Yeni baştan bir nesil yetiştireceğiz’ demişti. Bakan Yılmaz, Sivas’ ta 50 kişilik sınıfta okuduğunu söyledi. Doğu ve batı arasındaki farkı bırakın İstanbul’un semtleri arasında bile fark var. Eğitimde kalite değil bina yapmak. Bakan Yılmaz, OECD ülkeleri içinde en çok bütçeye sahip olan 5. ülke olduklarını söyledi ama Milli Eğitim Bakanlığı bir personel bakanlığı. Bütçenin yüzde 80’i maaşlara gidiyor. Geri kalan yüzde 20 ile karşılaştırmak lazım. Devlet okulları bu ülkenin gerçeği. Okullardan artık kayıt parası değil, temizlik maddeleri istiyor. Hep birlikte bu karanlığın üzerine gitmeliyiz. Dayanışmamız birlikte olmamız çok önemli. Biz nasıl bir gelecek nesil istiyoruz bunun cevabını birlikte oluşturmak önemli. Her bir öğretmen aynı zamanda veli. Veli örgütlenmesi çok önemli. Okul aile birliklerinin yapıya kavuşmasını istemiyorlar. Sendikaları kapatmak istiyorlar. Gücü birleştirdiğimizde bu iktidarı götürebileceğimizi düşüyorum. Gücü dağıtarak değil. Okullar açılmadan önce öğretmenleri topladılar. Onlara yeni müfredatın nasıl olduğunu açıklayacağız. Soru sormayacaksınız, siz de aynı şekilde gidip diğer öğretmenlere gidip anlatacaksınız. Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz. Çağdaş, demokratik, laik, Atatürkçü, günün koşullarına uyum sağlayan üreten, sorgulayan bir gençlik istiyorz. Bunun için el ele verelim” diye konuştu.
‘Okullar şirketleşti’
Eğitim Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Sağdıç da, “AKP dayanılmaz değişimlere imza atmıştı. Eğitim planlı faaliyetler sonucunda kişilerde davranış değişikliği yaratma çabası. AKP’nin iktidara gelirken iki çabası vardı. Liberalleşme ve islamlaşma. 2016-2017 dönemindeki müfredat tartışmaları devam ediyor. Belki de bu 200 yıllık değerlere en büyük saldırı anlamına geliyor. Eğitim politikaları belirlenirken yandaşların ve saraydakilere dayanıyor. Cumhurun başı oldu ama herhalde başöğretmen de olmak istiyor. Spora, ahlaka da karışıyor. Başarısızlık her şeye rağmen imam hatipler en alt sırada yer alıyor. Çocuk işçileri sorunu devam ediyor. Yurtlardaki istismar arttı, saklanamıyor. Ensar Vakfı, Aladağ olayları ortada. ‘Bir saatlik üniversite sınavları çocukların geleceğinden daha önemli değil’ dediler. 3-4 saatlik sınav getirdiler, intihar vakaları yaşandı. AKP iktidara gelirken ilk yaptığı şeyler 1041 eğitim yöneticisini görevden aldılar. Artık okullar şirketleşti. Eğitim yöneticilerinin atanmasında Eğitim Bir Sen, AKP ilçe örgütlerinin sözü geçerli oldu. Eğitimde dönüşümü devam ettiriyorlar. Erdoğan, devlet-parti bütünleşmesini sağlamak istiyor. Eğitimde dönüşüm Kenan Evren’in hayaliydi. Evren, kendi okulunu kendin yap, her şeyi devletten bekleme dendi. Özel okullu sayısı bugün yüzde 20’ye ulaştı. Son 5 yılda özel ve öğren sayısı arttı. Dersaneleri kapattık dediler ama velilerin cebinden ödenen para arttı. Eğitim bütçesi artıyor bu eğitime ayrılan payın arttığı anlamına gelmiyor. Eğitime ayrılan payın büyük kısmı personel bütçesine gidiyor. Devlet ilkokullarının sayısı azaldı ama özel ilkokul sayısı arttı. Türkiye’de dinselleştirme uygulamaları 12 Eylül’de başladı. Türk-İslam sentezi dendi. Bu sentezi eğitim kitaplarına sokup din derslerini zorunlu kıldılar. Bunun hedefi dindar eğiten, sorgulamayan nesiller yetiştirmek. İmam hatiplerde hep çalınmış hayatlar var. Onlar da bizim çocuklarımız ama hayatları çalınıyor. 1099 imam hatip varken imam hatip 2777’ye çıkmış ama hala istediklerine ulaşamadılar. İmam hatip liseli sayısı 71 bin 100’den 634 bin 406’ye çıkmış. Doğu ve güneydoğuya 50 kız imam hatip lisesi açacaklar. 80 protokol var. Bunun 12’sini dini vakıf ve cemaatlerle yapmışlar. FETÖ’nün boşalttığı yeri bunlar almış. Karma eğitim ayrı bir konu. Kız ve erkeklere ayrı eğitim vermenin arkasında güçlü olana itaat etme düşüncesi var. Yüksek öğretim olabildiğince tutuculaştırılıyor. Eskiden mezuniyet balosu vardı Şimdi mezuniyet kınası, mevlidi var. Bir gecede dekanlar istifa ettiriliyor. Hukukçu felsefe, psikoloji bilmeli. Siz bunları çıkardığınızda ortaya bir makine çıkıyor. Eğitim Sen parasız, laik, demokratik, insan odaklı eğitim istiyor. Sorgulayan, araştıran nesil istiyoruz. Önümüzde tek seçenek var. Birleşebilmek, mücadele edebilmek, eğitimin herkesin paydası olduğunu kabul etmek gerekli. İnsanoğluna yakışır, parasız, laik bir eğitimi birlikte kuralım” ifadelerini kullandı.
Kaynak:gazetealanya.com