Eğitim Sen Antalya Şubesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde “İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin

iktidar partisinin taşra örgütleri gibi çalışmasını protesto eden bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı okuyan Şube Başkanı Kadir Öztürk “Milli Eğitim Bakanlığı geçmişte yapılan ve yüksek yargı duvarına çarpan bu tür dayatmacı uygulamalardan vazgeçmeli, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde mülakat gibi doğrudan “torpil” çağrıştıran yöntemler asla kullanılmamalıdır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır” dedi

Eğitim yöneticilerinin siyasal referanslarla belirlenmesine karşı çıkıyor, okullarda seçtiğimiz eğitim yöneticileri ile çalışmak istiyoruz!

Türkiye’de siyasi iktidarlar yıllardır, eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik görüşleri doğrultusunda düzenlemek ve şekillendirmek istemiş, bu isteklerini gerçekleştirmek için başvurulan ilk ve en etkili yöntem ise “siyasal kadrolaşma” olmuştur. İş güvencemizin torba yasalarla adım adım elimizden alınmak istendiği bir dönemde, eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesinde yapılan yasal değişiklikler sonrasında, tamamen siyasi iktidara yakın kişilerden oluşturulması hedeflenmiştir.

Eğitim Sen, kurulduğu günden bugüne eğitim yöneticilerinin yukarıdan atama ile değil, bütün eğitim bileşenlerin katılımıyla her okulun kendi yöneticisini kendisinin seçmesini, seçtiği yöneticileri de geri çağırma hakkını savunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ise, eğitim yöneticilerinin siyasi iradenin belirlediği idari makamlar tarafından belirlenerek atanması konusundaki ısrarını inatla sürdürmektedir.

Eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesi ile ilgili yönetmelik, 10 Haziran 2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte eğitim kurumlarında 4 yılı dolduran bütün yöneticilerin görev yerlerine yenilerinin atanması ile birlikte sona erecektir.

Yeni yönetici atama yönetmeliği, siyasi iktidar açısından tarihin en kapsamlı siyasal kadrolaşma girişimi olarak dikkat çekmektedir. Yıllardır eğitim kurumlarını birer ticari işletme gibi yönetmeye çalışan MEB, eğitim yöneticilerini siyasi iktidar çizgisinde olan kişilerden oluşturarak, dayatmacı politikalarını yukarıdan aşağıya hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Sendikamız, siyasi iktidarın eğitimde 4+4+4 dayatmasının önemli parçalarından birisi olan söz konusu yönetmeliğe karşı, eğitim yöneticilerinin seçimle belirlenmesi için mücadelesini sürdürmektedir. MEB’in eğitim yöneticilerini siyasi ve sendikal aidiyetlerine göre belirleme adımlarının ilk gündeme geldiği andan itibaren Eğitim Sen olarak ülke çapında başlatmış olduğumuz “Kendi Yöneticimizi Kendimiz Seçiyoruz” kampanyası ile çok sayıda okulda sandıklar kurulup seçimler yapılarak eğitim yöneticileri seçilmiştir.

Okullarımızda yapılan seçimler sonucunda sandıktan çıkan eğitim yöneticilerin isimlerini il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine vererek, gereğinin yapılmasını istiyoruz. Eğitim emekçileri olarak siyasi dayatmalarla değil, demokratik seçimlerle belirlenen eğitim yöneticileri ile çalışmak istiyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı geçmişte yapılan ve yüksek yargı duvarına çarpan bu tür dayatmacı uygulamalardan vazgeçmeli, eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde mülakat gibi doğrudan “torpil” çağrıştıran yöntemler asla kullanılmamalıdır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır.

Eğitim Sen olarak, Bakanlığın bu konudaki ısrarına son vermesini ve okullarda bütün eğitim bileşenlerinin iradesi ve katılımı ile seçilen eğitim yöneticilerini okullarda görevlendirilmesini talep ediyoruz.

Eğitim Sen Antalya Şubesi olarak bu yönetmeliği demokratik bulmadığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Bu yönetmelik sadece mevcut müdürlerin görev süresini uzatmaya dair demokratik bir açılım varmış izlenimi vermekle beraber, yeni atanan idarecilere ilişkin böyle bir bakış açısından bile yoksun gözükmektedir. Kaldı ki görev süresi uzatılmasına ilişkin oransal değerlendirmede de inisiyatif İl – İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bırakılmıştır.

Tüm antidemokratikliğine rağmen bu yönetmeliğin uygulanış biçimine ilişkin kentimizde yaşanan sorunları İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bir dilekçe ile sunduk. Dilekçemizde de belirttiğimiz gibi okullarda adeta iş birliği etmişçesine müdürlük görevini yürütenler her öğretmenin tek komisyon üyesi yazmasını hala ısrarla istemektedir.

Örneğin 75. Yıl Anadolu Cumhuriyet Lisesi’nde okul müdür vekili komisyona üye seçiminde oy vermeye müdahale etmiş, her oy pusulasına tek adayın isminin yazılaması noktasında ısrarcı olmuş, iki kişinin yazıldığı oyları iptal etmiştir. Benzeri bir durum Atatürk Anadolu Lisesi’nde de gerçekleşmiştir. Halbuki yönetmeliğin ilgili ekinde ” Öğretmenler kurulunca seçilen iki öğretmen…” denilmiş, seçme yöntemine ilişkin açıklık getirilmemiştir.

Gezi eylemleri nedeniyle tüm halka ve eğitim emekçilerinin üzerine güvenlik güçlerini salarak vahşetin ve zorbalığın tüm çirkinliğini uygulayan, bunlar da yetmezmiş gibi mahkemelerle idari soruşturmalarla bizlere saldıran iktidarın demokrasi diye bir derdi olmadığını, İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin iktidar partisinin taşra örgütleri gibi çalıştığını uygulamalarından biliyoruz. Yandaş sendika da bu yönetmeliği uygulama merkezi gibi çalışacaktır, bunun da farkındayız. Dolayısıyla mücadelemiz bu perspektif ve anlayışla hem hukuksal alanda hem de fiili olarak devam edecektir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Kadir Öztürk
Şube Başkanı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here