Eğitim Sen Antalya Şubesi Serik Baş Temsilcisi Hüseyin Ceyhan ile dayanışmak amacıyla
Adliye önünde basın açıklaması yaptı .
Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen Şube Başkanı Kadir Öztürk, Hüseyin Ceyhan’ı bu haksız yargı sürecinde yalnız bırakmayacaklarını ve her zaman yanında olacaklarını söyledi. Davanın ertelendiği 27 Mayıs 2015 tarihinde yine Adliye önünde olacaklarını ifade eden Öztürk, yine üyemizle yana omuz omuza olacağız şeklinde konuştu

Açıklama yaparken üzereyken güvenlik güçlerinin açıklamaya engel olmak istemesi üzerine kısa süreli bir arbede yaşandı. Engelleme girişimi “Baskılar bizi yıldıramaz, faşizme karşı omuz omuza, Hüseyin Ceyhan yalnız değildir” sloganlarıyla alkışlarla protesto edildi.

KESK MYK üyesi İlhan Yiğit’de kısa bir konuşma yaparak AKP’nin korktuğunu, AKP’nin geziden korkuttuğunu, AKP’nin halktan korkuttuğunu belirterek demokratik anayasal hakkımızı kullanmak üzere burada olduğumuzu ama buna engel olmak isteyenlerin polisi bize saldırtmamasının bir suç olduğunu vurgulayarak , bugün yargılanan Hüseyin Ceyhan bir öğretmen olduğunu ve çocuklara doğruyu öğrettiğini bir suç işlemediğini belirterek AKP’ nin baskılarına karşı mücadelemizin süreceğini söyledi.

Davanın sonrasında kısa bir açıklama daha yapan okuyan Eğitim Sen Şube Başkanı Kadir Öztürk “Eğitim Sen olarak biliyoruz ki bu ve benzeri kararların sayısı artacaktır. Tüm baskılara karşı hakikati dile getireceğimizden ve demokratik, fiili, meşru mücadelemizi daha da büyüterek yolumuza devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır. 27 Mayıs 2015 ‘de yine Adliyedeyiz” dedi.

 

Değerli basın emekçileri,
Duruşmayı izlemeye gelen, arkadaşına sahip çıkan dostlar,

Adalet Sarayı önündeyiz. Bir arkadaşımızın hukuk önünde yargılanmasına tanık olacağız. Hukuk, maalesef güçsüze uygulanıyor. Arkadaşımızın hakaret ettiği iddiası ile yargılandığı dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı hukuk için ne dedi: “Adalet bambaşka bir şeydir. Hukuk ve yasalar başkadır. Eşitlik başkadır. Bazıları hukukla yasayı karıştırıyor. Hukuk başka bir şey yasa başka bir şeydir. Ben hukuk arıyorum hukuk, yasa benim için önemli değil, hakkımı arıyorum, adil yöneticiler yargıçlar arıyorum…”

Evet değerli dostlar biz de hukuk arıyoruz. Yasanın, Anayasanın herkese eşit ve adil uygulanmasını istiyoruz.
Arkadaşımızın oradaki kitlenin attığı slogana iştirak ederken eleştiri sınırları içinde kalmış, ama nedense yasayı tanımayanlar, arkadaşımızın yasaya göre cezalandırılması talebinde bulunmuşlardır.

Değerli dostlar, bugün Başbakan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş o dönemki hükumet ve yöneticileri için ne demişti:
“AKP’liler Harun olmaya geldiler ama yoldan çıkıp Karun oldular. Biz AKP gibi firavunlaşmayacağız. Bizim hırsımız olmayacak… Erdoğan gibi Amerika’nın ve İsrail’in vagonu olmayacağız…”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu söylediklerine de bir bakalım:
“Yolsuzluğun içerisine batmış bu hükumeti… oyun dışı bırakacağız. İşleri güçleri milletin dinini istismar etmek.”

Bugün Bakanlık makamında oturan ya da yolsuzluğa batmış dediği hükumet partinin Genel Başkan Yardımcısı olan zat yargılandı mı? Yolsuzlukla suçlanan dönemin Bakanı “her şeyi Erdoğan’ın emriyle yaptığını” tüm kamuoyunun huzurunda söylememiş miydi?
Bu söylenenleri sıradan bir yurttaş söylese mahkeme önlerinde sürünür. Önce kırk katırla sonra da kırk satırla cezalandırılırdı.

Gezi olayları döneminde, 17-25 Aralık sürecinde eylem ve etkinliklerde, sosyal medyada bugünkü iktidara ve iktidarın başında olan, bağımsızlık yeminini unutan ve yasaları sürekli çiğneyen şahsiyete yönelik pek çok eleştiri yapılmıştır. Gencecik çocukları hunharca katledilen halk, doğal bir tepki göstermiştir.

“Polisin kahramanlık destanı yazdığını, polise talimatı kendinin verdiğini” söyleyen, “işgal kuvvetlerini mi izleyecektik?” diyebilen bir politikacı, halkın kendisine yönelik eleştirilerine de tahammül etmelidir. Asıl kendisi halkın bir bölümünü düşmanlaştırıp işgal kuvvetleri ilan ederken, 14 yaşında polisin tarafından öldürülen bir çocuğu militan ilan ederken, annesini meydanlarda yuhalatırken suç işlemiştir.

Bizim arkadaşımıza ve pek çok insana, eleştiri sınırlarını aşmayan ve mahkemelerce de eleştiri sınırları içinde değerlendirilen sözleri nedeniyle ülkenin en üst makamında oturan zatın sürekli davalar açması anlaşılır değildir. Eğer sürekli davalar açılıyorsa bu bir korkunun dışa vurumudur. Ülkemizde bir yıldırma ve korkutma politikasının uygulandığının ve uygulanacağının yansımasıdır.

Serik Baş Temsilcimiz Hüseyin Ceyhan, ülkemizin pek çok şehrinde olduğu gibi Antalya’da da KESK ve DİSK öncülüğündeki emek ve demokrasi güçlerinin protesto eylemine katıldığı ve burada bir slogana iştirak ettiği yani katıldığı iddiasıyla yargılanmaktadır. Dolayısıyla neden sadece Hüseyin arkadaşımızın yargılandığı da ayrı bir tartışma konusudur.

İç güvenlik yasasıyla yapılmak istenen tam da budur işte. Polisin istediğini şikâyet etmesi, istediğiyle uğraşması kısacası polis devletinin ayak sesleri ve uygulamaları…
Biz arkadaşımızın suç işlemediğine inanıyoruz. Biz de hukuk ve adil yargıçlar arıyoruz.

Kadir ÖZTÜRK
Eğitim Sen Antalya Şubesi Şube Başkanı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here