Bir zamanlar bir reklam vardı; “Ağzı olan konuşuyor!” diye bir mottosunu hatırlıyorum. Bizim insanımız süslü lafları sever. İçeriğine ise hiç bakmaz bile.

Bizim için bir laf ne kadar süslüyse ve anlaşılmazsa o kadar değerlidir. Kurtlar Vadisi, Sakarya-Fırat gibi ırkçılığın zirve yaptığı dizilerde geçen abuk sabuk lafların Twitter veya facebook’taki paylaşılma sayılarının yüksekliğine bakınca İnternetin insanlar arasındaki bilgi eşitsizliğini giderebileceğine dair olan inancım azalıyor, cehaletin internet vasıtasıyla yayılabileceğini düşünüyor ve korkuyorum. Bunları söylüyorum diye ağzı olan herkesin konuşmasından rahatsız olduğum düşünülmesin. Hatta ağzı olanların konuşmasından, ağzı olmayanların da eşit derecede kendilerini başka bir yolla ifade etmesinden yanayım. Ama AKP diliyle konuşalım,  el insaf be güzel Antalya’nın yöneticileri, el insaf.

Güzel Antalya’nın güzide yöneticileri her fırsatta ağızlarının olduğunu ispatlamak için konuşuyorlar. Bir tomar belediye, bunların başkanları, yöneticileri, valilik, başta vali, vali Yardımcıları, müdürler, ticaret odaları yöneticileri, kendisini “sivil toplum kuruluşu” olarak addedip, devletle iç içe geçen kurumların yöneticileri, Antalya’yı yönettiklerini düşünen herkes sürekli konuşuyor. 2011 yılında 10 milyon 884 bin 674 yabancı turistin geldiği biliniyor. Gene 2011 yılında 843 belgeli konaklama tesisinin 350 bin’den fazla turistik yatağı var. Sadece Antalya bölgesinde antik Yunan ve Roma uygarlığının en önemli eserleri var. Transfermenler, rehberler, info rehberleri, havalimanı elemanları, acenteciler, otel çalışanları, havayolu çalışanları ve diğer yan sektörlerde çalışanların oluşturduğu yaklaşık 500. 000 çalışanın olduğu dev bir sektörü tanıdığını ve hatta idare ettiğini sanan ama aslında hiç bir fonksiyonu olmayan siyasetçi ve bürokratlar sadece birkaç yüz olan. fakat bu birkaç yüz kişi sürekli olarak konuşuyor. Ortada ne yaptıkları bir iş var ne de konuşmalarının bir etkisi.

Son zamanlarda AKP çığırtkanlığı prim yaptığı için, AKP ne derse papağan gibi tekrarlamayı görev sayarak basın bültenlerini takip ediyor ve ona uygun olarak kendilerini hizaya sokuyorlar. Kültür ve Turizm Bakanı “turizm gelişiyor” diyor bizim Antalya’nın aylakları hep birlikte bağırıyorlar .“Turizm AKP sayesinde patladı”.   “Patladı” diye zil taktıkları turizme baktığımızda ise yoksullaşan ve yoksullaştıran bir süreç görüyoruz. Turist sayısı arttıkça turist başına düşen turizm geliri azalıyor. Çalışanlar yoksulluk sınırı altında açlık sınırında ücretlere mahkûm edilmişler. Demokratik toplumların en önemli özelliği “sendikalaşma” hakları ellerinden fiilen alınmış. Paralar dağıtılarak turizm sendikaları “yandaş” konfederasyona satılıyor. Bu manzara bizim yöneticilerimizi düşündürmüyor bile. Bakan “Turizmde ileri gidiyoruz” diyor, bunlar koro halinde alkış tutup, “evet, evet AKP turizmi patlattı” diye gırtlakları yırtılana kadar nutuk atıyorlar. Bir dahaki, seçimde tek seçici olan parti başkanlarının gözüne girmek dışında bir amaçları yok. Onun için de ne söylerlerse söylesinler insanlar yalan söylediklerini biliyor.

4+4+4 yasası ile eğitimi ticarileştiren ve paralı hale getiren AKP, turizmde de yoksullaşmayı hızlandıracaktır. Nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlamayan, AKP, sermayeye çocuk emeğini peşkeş çekme gayretindedir. Otellerde, acentelere de zaten stajyer adı altında çok ucuza çalıştırılan çocuk sayısı artacaktır. Daha önce çıkardıkları yasalarla küçük işletmelerin hemen hemen hiçbir şey ödemeden stajyer adı altında çocuk çalıştırmalarının önünü açan AKP, 4+4+4 yasası ile de tüm çocukları işçi haline getirmeyi hedeflemektedir.  Turizm de gereksinim duyulan nitelikli eleman yerine niteliksiz ve bedava işçi çalıştırılması tercih edilmiştir. Bu kısa, orta ve uzun dönemde ters tepecek ve sermayeyi de vuracak bir tercihtir. Hiçbir tatilci, tatil yaptığı yerde çocuk işçilerle karşılaşmak istemez. Turizm yapısı gereği çocuk işçilere, çocukların istismarına karşıdır.  Çocuk işçi çalıştırarak kar etmeyi amaçlayan sermaye sadece çocuklara, topluma zarar vermekle kalmaz, kendi bindiği dalı da keser. AKP’yi ve onun papağanı yöneticileri de buradan uyarmış olalım.

Turizmde çalışacak elemanların yetiştirilmesi ve Üniversitelerin Turizm bölümlerine öğrenci gönderilmesi, için açılan Turizm Meslek Liselerinin durumları içler acısı hale gelmiştir. Antalya ilimizde 10 adet Turizm Meslek Lisesi vardır. Bunlardan 4ü Antalya’da, 1i Serik’te, 1i Manavgat’ta, 1i Kemer’de, 1i Kaş’ta, 1i Gazipaşa’da ve 1i de Alanya’dadır. 10 milyondan fazla turist gelen ve 500 binden fazla turizm çalışanı olan bir şehirde, Turizm Meslek Liselerinde okuyan öğrenci sayısı 10 bin bile değildir. Bu Liselerde eğitim gören öğrenciler ise sadece ucuz emek olarak görülmektedirler. Oysaki bu okullar turizm hareketinin dinamizmi olarak görülmeli, öyle dikkate alınmalı ve turizmi meslek olarak seçen bu insanlara hem Üniversitelerde hem de işletmelerde en ayrıcalıklı konumlar sağlanmalıydı. Her türlü şaklabanlığa alkış tutarak, AKP yandaşlığı yapan Antalya yöneticileri toplumun hoşuna gidiyor diye İmam Hatip açmakla ya da tüm okulların İmam Hatiplere dönüşmesine uğraştıkları kadar Turizm Meslek Liseleriyle de uğraşsalardı, bugün belki de “yoksullaştıran Turizm” açmazından çıkmış olurduk.  On binlerce 5 yıldızlı turistik yatağın bulunduğu Antalya’da ihtiyaç duyulan, nitelikli Turizm İşçisidir. Bunun için ücretler yükseltilmeli, sosyal haklar artırılmalı, turizm çalışanı turizm gelirlerinden büyük paylar almalıdır. Turizmi meslek olarak edinmek isteyenlere yeni fırsatlar sunulmalıdır. Turizm işletmeleri karşılıksız burslar vererek, mezuniyet sonrası iş garantileri vererek nitelikli turizmcilerin yetişmesine katkıda bulunmalıdır. Devlet ise konuşmayı bırakıp, bu Liselere özel hizmet götürmeli, sayılarını artırmalı, yasalar çıkarak cazip hale getirmeli, en önemlisi ise bu Liselere bütçe ayırmalıdır. Devlet Turizm Meslek Lisesi öğrencisini patronlara ucuza peşkeş çektiği işgücü olarak değil, geleceğin turizminin yıldızları olarak değerlendirmelidir.  Antalya turizminden Antalya’da Turizm Meslek Liselerinden mezun olan gençler de pay almalıdırlar. Hatta en çoğunu da onlar hak etmektedirler. Antalya yönetici “esnafı” konuşmanın ve alkışlamanın dışında bir şey yapmak istiyorsa bu “bir şey” Turizm Meslek Liselerini masaya yatırmak ve buradan hareketle geleceğin Turizm Meslek Liselerini yaratmak olabilir. O zaman belki onlar için “ağzı olan konuşuyor”  yerine “aklı olan genç turizmcileri yetiştiriyor” denilebilir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here