(Büyük bir ormanda kayboldun ve önünü görmek için küçücük bir mum ışığın var.

Orada yanına biri gelir ve der ki: “Kardeşim yolunu daha iyi bulmak için mumunu söndür!” O birisi ilahiyatçıdır. )                                                          

Denis Diderot

Hayat bir yönüyle kazak örgüsüne benziyor. Boşluk bırakmaya gelmiyor. Boşluğu fark etmeyip örmeye devam ederseniz bir de görüyorsunuz ki yamukluk belirgin hale gelmiş. Bir fark var ki, örgüdeki yanlışı sökerek düzeltmeniz mümkün. Ama hayat öyle değil. Geriye doğru sökemiyorsunuz. Video görüntüsü gibi kumandanın düğmesine basıp geriye de saramıyorsunuz. Atladığınız, yaşamadan geçtiğiniz,  boş bıraktığınız yeri geri dönüp dolduramıyorsunuz. Öylece boş olarak kalıyor.

     10-15 yıl önceydi. Gazeteler İngiltere’de, annesi matematik profesörü; babası bilgisayar mühendisi olan, 12 yaşında bir çocuğun üniversiteyi kazandığını yazıyordu. Gazeteciler çocuğa sordular:

-Bu yaşta üniversiteyi kazandın. Kutlarız.  Bu hiç görülmemiş başarı. Peki, şimdi ne istiyorsun? Sana bırakılsaydı ne yapmak isterdin?

Çocuğun yanıtı çok çarpıcıdır:

-Bir oda dolusu oyuncağım olsun ve onlarla oynayayım isterdim.

Şimdiki siyasi iktidarın da 4+4+4 sistemiyle getirmeye çalıştığı eğitim anlayışı da bir yanıyla böyle bir sonuca varacak. Normal düzleminden saptırılan uygulamalarla, 9 yaşından başlayarak çocuklar imam hatip okullarının orta kısmına malzeme olarak hazırlanacaklar. Daha önceki yıllarda olduğu gibi 12 yaşından başlamasını neden istemediler? Bunun dürüst bir açıklaması yok. Ayrıca, artacak olan öğrenci sayısı hiç düşünülmediği için okul ve derslik sayısı yetersizliği bile, tek başına, sistemin sakatlığını görmeye yetiyor.

Diyelim ki derslik ve öğretmen sayısını zaman içinde yeterli hale getirdiler. Çocukların kişiliğinde oluşan ve yaşanmadan geçilen o boşluğu neyle dolduracaklar? Nasıl onaracaklar?  Sebze değil ki sera altına alarak; yan ürünlerle ve hormonlarla destekleyerek tamamlamak ve geliştirmek mümkün olsun.

Öyleyse bunu zorlamamak gerekir. Olgular zorlamaya, oynamaya gelmez. Gelişimini, doğal süreci yaşayarak tamamlamamış plan çocuğa din vb. kavramları da doğru veremezsiniz. Ya anlamadığı ve soyutlayamadığı kavramları yalnızca ezberletirsiniz; ya da korkutarak vermeye çalışırsınız. Elbette her ikisi de yanlıştır.

İmam Hatip Okullarının mevcut durumunun ihtiyaca yetip yetmediğini; orta kısmının açılmasının ihtiyaç olup olmadığını Eğitim Sen, 24.02.2012 günlü Birgün’de şöyle açıklıyor:

 “İlköğretimde okullaşma oranı 1997-1998’de % 85’ten 2010-2011’de %98’e; ortaöğretimde % 38’den % 69’a çıkmıştır. Kız öğrenci oranı ise ilköğretimde %79’dan % 98’e; ortaöğretimde %34’ten %66’ya yükselmiştir.”

“ Bugünlerde 4+4+4=12 yıllık eğitimi savunan zihniyet, 8 yıllık kesintisiz eğitimin mesleki eğitimi zayıflattığını söylüyor. Oysa yukarıdaki rakamlar bunun gerçek dışı olduğunu gösteriyor.      “

“1997-1998’de mesleki teknik ortaöğretimde 950 bin öğrenci varken, 2010-2011’de 2 milyon 73 bin öğrenci vardır.”

Daha geniş boyutuyla Yaşar Aydın, 22.07.2012 günlü Birgün gazetesinin Pazar ekinde “ TBMM ve Diyanet İşleri İnanç Özgürlüğüne Karşıdır”  başlıklı yazısında şunları yazıyor:

“ 2000- 2001 öğretim yılında 462 İmam Hatip Okulu ve71.430 öğrenci varken; 2011-2012’de 537 okul, 268.245 öğrenci vardır.”    

“  2002’de 22 İlahiyat Fakültesi; 3664 Kur’an Kursu varken 2012’de 57 fakülte; 10.300 kurs olduğu görülmektedir.         “

 “ 2002’de 74.368 kadrolu ve sözleşmeli imam varken, 2012’de bu sayı 124.664’e ulaştırılmıştır.”

Bu tablodaki yükseliş bile, bu işin ihtiyaçtan doğmadığını; tümüyle siyasi hesap yapılarak tasarlandığını göstermektedir. Halka bu yolu gösterenler, kendi çocuklarını da ya kolejlerde veya yurt dışında okutmaktadırlar.

Çünkü kapitalist sistemde “eğitimin anlamı, eleme ve dışlama sisteminde geniş kitlelerin ve emekçi çocuklarının bir figüran olarak yer almasıdır.” (Althusser)

NOT: 4+4+4 Dayatması ve zorlamasıyla ilgili olarak Antalya’daki yazar, şair, sendikacı ve eğitimciler olarak  başlattıkları karşı duruşu, ben de emekli bir öğretmen ve duyarlı bir yurttaş olarak  destekliyorum

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here